Bankaların kredi kartı üyelik aidatı adı altında ücret alabileceği-
Emekli olan borçlunun, kredi sözleşmesinde kredi ödemesinin banka hesabından mahsup edileceğini kabul etmesinin; borçlu emeklinin, emekli maaşının haczine ilişkin bir kabulü anlamına gelmeyeceği- Emekli borçlunun, bankanın dava açıldığı tarihten itibaren ödemeyi mahsup etmesine rağmen itiraz etmemesi ancak dava ile birlikte vadesi gelmiş borçlarının iadesi ve hesaptan kesinti yapılmamasını istemesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı
Kamu kurumu olan davalının diğer şirketlerle olan sözleşmesinden davacının kendi lehine çıkarım yapmasının mümkün olmadığı- Alacak davasında, mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümlerine göre karar verilmesi gerektiği (ahde vefa)-
Yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi- Boşanma kararının verildiği tarihteki ekonomik ve sosyal durumlar belirlenmemiş ve tarafların boşanma tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarihteki mal varlıkları konusunda bir karşılaştırma yapılmamış olduğundan, mahkemece anlaşmalı boşanma kararının verildiği tarihi itibariyle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının belirlenmesi, belirlenen bu durumun nafakanın kaldırılması amacıyla açılan eldeki davada aldırılan ekonomik ve sosyal durumlar ile kıyaslanması, boşanma kararından sonra tarafların  mal varlığında ve gelirinde bir değişiklik olup olmadığını detaylı şekilde araştırılması, değişiklik var ise, bunun kararlaştırılan nafaka miktarına ne ölçüde etkisi bulunduğunu tartışılması ve başlangıçtaki denge gözetilmek suretiyle, bununla birlikte "çoğun içinde az da bulunur” kuralı gereği, nafakanın tamamen kaldırılması yerine, hakkaniyet ölçüsünde indirim yapılabileceği de gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
İ. sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğu ve koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesi gerektiği- İ.lı işleme dayalı davanın şekle bağlı olmayan yazılı delille ispatı gerektiği- Borç ilişkisinin kaynağının davacının ve davalının imzasını taşıyan "sözleşme'' başlıklı belgeye dayandırdığı, inançlı işlem olgusunun varlığının imzası inkar edilmeyen bu belge ile sabit olduğu ve davalı tarafından ibraz edilen dekonta göre ödeme yapılarak kredi borcunun kapatıldığı anlaşılmakla ve TBK. mad. 97 uyarınca, kendi edimini yerine getirmeyen, karşı edimin ifasını isteyemeyeceğinden, davalı tarafından bankadan çekilen kredi için dava dışı kişi tarafından yapılan geri ödemelerin bilirkişi raporu ile tespit edilmesi ve kalan kısım açıkça saptanarak mahkeme veznesine depo etmeleri için davacılara önel verilmesi, depo ettikleri takdirde sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Taleple bağlı kalınarak ilk kayıt maliki olan davacı için tapu iptal ve tescil hükmü kurulması gerekirken diğer davacı adına tapu iptal ve tescil hükmü kurulmasının da isabetsiz olduğu-
Tazminat davası-
Davacının 29/05/2008 tarihli protokole dayandığı, taraflarca anılan protokolün içeriğine ve imzalara herhangi bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmakla protokolün taraflar arasındaki inançlı işlemin yazılı delili olduğu açık olıp, protokolün inançlı işlemin yazılı delili olması nedeniyle resmi şekilde yapılması şart olmadığı gibi, devirden önce ya da sonra yapılmasının da bir önemi bulunmayıp taraflar arasındaki inançlı işlemin yazılı delili olan 29/05/2008 tarihli protokolün değerlendirilerek, kayıt maliki....’nın iyi niyetli olup olmadığının saptanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği
Davacı tarafından inançlı işlem hukuksal nedenine ilişkin iddianın yazılı delille kanıtlanamadığı, davacının dava dilekçesi ile delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil istemine ilişkin davada, davacı iddiasını kredi sözleşmesine dayandırdığından, davacının taşınmazı temlik ettiği kişinin satış nedeniyle kredi kullanıp kullanmadığı hususunun davacıya da sorularak açıklığa kavuşturulması, inançlı işlemin belgesi niteliğinde yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olup olmadığı hususunun araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-