Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunda, borçlunun başlangıçtan beri mütemerrit olduğu söylenemeyeceği, alacağın istenilebilir hâle getirilmesi ve beraberinde faiz talep edilebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi, bunun için de ihtarın zorunlu olduğu- "Haksız şartın baştan itibaren yazılmamış olma hâlini doğurduğu, yapılan kesintilerin haksız şart olduğu kabul edildiğinde ise artık sözleşmeye göre bir kesitinin varlığından bahsedilemeyeceği, olaya sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği ve dolayısıyla ihtara lüzum olmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Taraflar arasında yapılan müşteri temsilciliği sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı hükmünün ihlal edildiği iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkin davada; imzalanan sözleşmede, sözleşmenin geçerli olduğu süre ile, sözleşmenin sona erdirilmesinden itibaren iki yıl içerisinde, sözleşme çerçevesinde yürütülen işe benzer ya da rekabet halinde, ilgili franchise alanının işi ile bir başka şekilde bağlı işi, sözleşmenin geçerli olduğu ilçe sınırları dahilinde yapmayacağını taahhüt ettiğinin düzenlendiği; taraflar arasındaki sözleşmede rekabet yasağının geçerli olacağı ilçe sınırlarının belirtilmediği gibi, maddede belirlenen iki yılın da Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırılık teşkil ettiği; tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek herhangi bir düzenleme yapmalarının mümkün olmadığı, buna göre cezai şart talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde iki ayrı teslim bulunduğundan, her iki teslimin de ayrı ayrı KDV'ye tabi olup olmayacağının 3065 sayılı kanuna göre belirleneceği, arsa sahibinin ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde bu sözleşmeyi yapması ve arsayı teslim etmesi halinde katma değer vergisine tabii bir işlem yapılmış olacağı, arsa sahibinin bu niteliklerinin bulunmaması halinde ise katma değer vergisine tabii bir teslimden söz etmenin mümkün olmayacağı, ticari veya serbest meslek faaliyeti kapsamında, arsa sahibi tarafından arsanın yükleniciye teslimi anında katma değer vergisine tabii bir işlem yapılmış olacağı- Sözleşme serbestisi ilkesi gereğince arsa teslimi dışında tüm giderlerle birlikte KDV'nin de yükleniciye ait olacağı kararlaştırılabileceği, ancak sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince taraflar için bağlayıcı olan bu hükümün, KDV alacaklısı olan kamu maliyesi için hüküm ifade etmeyeceği-
HGK. 04.07.2019 T. E: 11-25 , K: 874-
İşyeri sigorta poliçesine dayalı olarak ödenen bedelin rücuen tahsili talebine-
Belirli süreli olarak yapılan ancak; objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli olarak kabul edilen iş sözleşmesinde, kararlaştırılan süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart hükmünün, belirlenen süre ile sınırlı olmak üzere geçerli olduğu-
İkinci (ek) davaya bakan mahkeme, kısmi davada verilen kararın tespite ilişkin bölümü ile bağlı mıdır? Sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlunun sözleşmedeki edimini aynen ifa etmesi gerektiği- Kısmi davada alınan bilirkişi raporlarının açılan ek dava yönünden kesin delil olmayacağı- Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan sözleşme (protokol) hükümleri değerlendirilmeden kesinleşmiş hüküm doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmişse de, sözleşmedeki "... Bu toplam bedelin 300.000,00 USD'si (üçyüzbinamerikandoları) tapu müdürlüğündeki satıştan önce elden bakiye kalan kısım ise ... parsellerdeki diğer tüm maliklerin, tapularını .. A.Ş. adına devir, ferağ ve tescil ettirmelerinin hemen ardından diğer maliklerin satış bedelleri ile birlikte kendisine ödenecektir." şeklindeki düzenleme, alınan bilirkişi raporları gerek içerik gerekse miktar yönünden eksik incelemeye dayalı olduğundan açılan fazlaya ilişkin ek dava yönünden kesin delil niteliği taşımamakta olduğundan, akit serbestisi ilkesi gereğince geçerli olduğundan ve hak ve yükümlülükler incelenmediğinden mahkemece, belirtilen hususlarda değerlendirme ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
"Taşınmazın satışı için aracılık eden tellalın saf dışı bırakılarak satışın sağlanması halinde tellallık ücretinin cezası ile birlikte ödeneceğine" ilişkin sözleşme maddesinin geçerli ve tarafları bağlayıcı olduğu- Davacı emlakçının aracılık faaliyeti tarafların satış konusunda mutabık kalmasını sağlayamadığı, satışın davaya konu sözleşmeden iki ay kadar sonra mal sahibinin yetkilendirdiği başka bir emlakçının çaba ve gayreti ile gerçekleşmiş olduğu anlaşıldığından davalının komisyon ücreti ödememek amacıyla davacı emlakçıyı saf dışı bırakmasından söz edilemeyeceği- Yer gösterme de tellallık faaliyetinin hazırlık işlemlerinden olup bu faaliyetler çerçevesinde neticenin elde edilememesi halinde salt yer gösterme işlemi nedeniyle herhangi bir hak iddiasında bulunulamayacağı-
İ. sözleşmesine ve buna bağlı işlemle alacaklı olan taraf, ödeme günü gelince alacağını elde etmek için dilerse; teminat için temlik edilen şeyi "ifa uğruna edim" olarak kendisinde alıkoyabileceği gibi; o şeyi, açık artırma yoluyla veya serbestçe satıp satış bedelinden alma yoluna da başvurabileceği- Sözleşme ile öngörülen ifa süresi içerisinde, sırf sözleşmeyi imkansız kılmak amacıyla muvazaalı olarak yapılan temliklerin yasal koruma altında tutulamayacağı- İ. sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkin davada; ceza dosyasının sonucunun beklenilmesi, borcun ödenmediği ortaya çıksa da TBK. mad. 97 uyarınca borç miktarını mahkeme veznesine depo etmesi için davacı tarafa süre verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
6098 sayılı TBK' nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden sonra akdedilmiş olan sözleşmeler yönünden genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına dair ilkeler doğrultusunda sözleşmenin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulması ve sözleşme hükmünün bu nitelikte olduğunun tespiti halinde, bu hükmün yazılmamış sayılması ve tebliğ hükümlerine göre gerekli ilan ve yayımlar yapılıp yapılmadığının değerlendirilerek ortaya çıkan boşluğun doldurularak varsa davacıdan kesilen fazla masrafların iadesine karar verilmesi gerektiğinden mahkemece, değerlendirme yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-