İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delil olup, inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gerekeceği- Yazılı delille kanıtlayamayan kimsenin karşı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu-
Kooperatif genel kurul karar nisabının her madde için ayrı ayrı o madde oylamasına katılan ortak sayısına göre değerlendirilmesi gerektiği- Karar alınan maddeyle ilgili ayrı bir sayım yapılmaması, katılım ve olumlu-olumsuz oy sayılarının yazılmaması durumunda, oylamaya katılım sayısının bir önceki madde oylamasına katılan ortak sayısına göre belirleneceği, kabul oyu sayısının karar nisabı için yeterli olmadığı durumlarda alınan kararın yoklukla malul olduğunun kabul edilmesi gerekeceği- Çıkma payı alacağının muaccel olmadığı gerekçesi ile dava şartı yokluğundan açılan davanın reddedilmesi halinde, davalı yararına maktu vekalet ücreti tayin edilmesi gerektiği-
Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacı-borçlunun takibe konulan bonoların tefecilik nedeniyle verildiğini yazılı delille kanıtlaması gerekecek olup, takibe konu yapılan senetlerin (bonoların) metninden bu anlaşılamadığı gibi, davacının bu iddiasını yasal olarak ispatlayacak yazılı bir delil de dosyaya sunamadığı, tefecilik yaptığı iddia olunan kişi hakkında açılmış ve mahkumiyetle sonuçlanmış bir ceza mahkemesi kararı da bulunmadığı, bu sebeple, bononun tefecilik ilişkisi sebebiyle verildiğinin tanıkla ispat edilemeyeceği-
İ. sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğu, bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesi gerekeceği- İ.lı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu- İ. sözleşmesinin taraf olanların imzasını içermesinin gerekli olduğu, bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamayacağı- İptal ve tescil davalarının taşınmazın kayıt maliki aleyhine açılmasının zorunlu olduğu-
İ. sözleşmelerinin tarafları arasında, onların gerçek iradelerini ve akitten amaçladıklarını yansıtması bakımından geçerli olduğu ve taraflarına TBK çerçevesinde nispi haklarını talep etme olanağını verdiği- İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa taşınmazın bedelinin tahsili isteğine ilişkin davada, iddianın yazılı belge ile ispatı gerekmekte ve fakat böylesine bir belgenin bulunmadığı anlaşılmakta ise de; güçlü delil niteliğindeki gerek boşanma davasında davalının verdiği cevap ve karşı dava içerikli beyanları, gerekse davalı tarafından alınan konut kredisinin bir kısım taksitlerinin davacı, bir kısmının davacının ortağı olduğu şirket, bir kısmının ise davacının anne-babası tarafından yatırıldığına ilişkin banka dekontları dikkate alındığında, dava konusu taşınmazın davalıya inanç sözleşmesi gereğince temlik edildiğinin açık olduğu, ancak ikinci el konumundaki kayıt maliki davalının kötüniyeti davacı tarafından ispatlanamadığından, bu davalının TMK. mad. 1023 koruyuculuğundan yararlanacağı- İlk el konumundaki davalıya yapılan temlikin inanç sözleşmesi uyarınca yapıldığı sabit olduğuna göre, davacının tazminat isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, taşınmazda inanarak satanın (borçlu) mülkiyet hakkı kalmayacağından alıcının da bu mülkiyet hakkı üzerinde kurulmuş olan bir rehin hakkından söz edilemeyeceği-
Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olması gerekeceği-
Sözleşmenin davacı tarafından tesis gezilip görülerek tecrübe ve muayene sonucu beğenildikten sonra imzalandığı ileri sürülmüş olsa da devre tatil satış sözleşmesinin davalının ve mahkemenin kabulünün aksine tesiste yapıldığı ispatlanamamış olup, davalının sunduğu delil listesine ekli belgelerden de anlaşılacağı üzere Kuşadasında bulunan tesisle ilgili sözleşmenin tanzim yerinin Ankara olduğu anlaşılmış, tüketiciyle birlikte imzalanan sözleşmeye konu tesisin davacı tarafından kullanıldığı da ispatlanamadığından davacının aradan uzun bir süre(7 yıl) geçse de cayma hakkını kullanarak 99 yıllık sözleşmenin feshini ve ödemelerinin iadesini talep etmesin de hukuka aykırılık bulunmadığı; devre mülkü tecrübe ve muayene etmediğinin de kabulü gerektiği-
İ. sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, davacı tarafından evrak arasına sunulan davacı ile davallının imzasının yeraldığı ''Sözleşme'' başlıklı belgenin inançlı işlemin belgesi niteliğinde olduğu, bu hususun davalının da kabulünde olup, savunmasında açıkça; "taşınmazın kredi temini için kendisine aktarıldığını, kredi alamayınca dava dışı ... aracılığı ile diğer davalıya kredi alması amacı ile bedelsiz devrettiğini" beyan ettiği, taşınmazın kısa sürelerle el değiştirdiği, gerçek değerinden düşük bedelle temlik edildiği gözetildiğinde davalıların E.'in el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri; son kayıt maliki olan dahili davalı firmanın da davacının kiracısı olup, yazılı kira sözleşmesi ile taşınmazı kullanan kişi olduğu, noter kanalı ile davacıya gönderdiği ihtarname içeriğinden; davacının ekonomik sıkıntı içerisinde bulunduğunu bildiği ve taşınmazı satınalma arzusunu da ortaya koyduğu değerlendirildiğinde dahili davalı firmanın da bu işlemleri bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu ve Türk Medeni Kanunu'nun 1024. maddesi delaletiyle 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Gayrimenkul rehni bakımından geçerliliği olan 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 873. maddesinin inanç sözleşmelerine dayalı temlike konu taşınmazlar bakımından uygulama yeri olmadığı-