Takibe konu alacağın dayanağı olan senetteki imzanın davalının eli ürünü olduğu kanaati hasıl olduğundan senedin yazılı delil başlangıcı olarak olarak kabul edildiği, yazılı delil başlangıcına dayanan davacı alacaklının temel hukuki ilişkiyi ve o ilişkiye dayalı bir alacağın var olduğunu tanıkla dinleterek kanıtlama hakkına sahip olduğu, dinlenen tanık .........'ün beyanıyla da sabit olduğu üzere ...........'ın ticari alışverişleri nedeniyle tanık ............'e borcuna istinaden ........... TL bedelli senet verdiği, sadece borçlu kısmı ile rakam kısmının doldurup, keşide tarihini yazıp imzalayıp ......'a verdiği, ........'ın da ticari ilişki ve borcu nedeniyle borcuna istinaden bu senedi ............'ye verdiği, dolayısıyla taraflar arasındaki borç ilişkisinin bu şekilde oluştuğu, senedin kambiyo vasfını yitirmesi ve adi borç senedi niteliğinde olması sebebiyle, davalının borçlu olmadığını, borcu ödediğini yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davalının bu şekilde bir ispatının bulunmadığı, dolayısıyla takibe konu borcun ödenmediği sabit olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
WhatsApp yazışmaları delil başlangıcı mahiyetinde olduğundan ilaveten tanık dinlenebileceği-
Hizmet ve prime esas kazancının tespiti istemi- Günlük kazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üst sınırdan fazla olan sigortalıların günlük kazançları da üst sınır üzerinden hesaplanacağı-
Davalının davacıya 50.000DM gönderdiği, davacının ise bu parayı aynı gün iade ettiği uyuşmazlık dışı olan eldeki davada, bu para alışverişine ilişkin dekontların yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre inanç sözleşmesinin varlığının tanıkla ispat edilip edilemeyeceği ve davacının 1/3 payı bakımından davanın kabulüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Taraflar arasındaki inançlı işlem hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, iddianın yazılı belge ile ispatı gerekmekte ve fakat böylesine bir belgenin bulunmadığı anlaşılmakta ise de; davacının sunmuş olduğu dekontların bu ilişki ile bağlantılı olduğunun saptanması halinde delil başlangıcı teşkil edeceği ve çekişmenin giderilmesinde gözardı edilemeyeceği, HMK’nın 202. maddesi hükmü gereğince delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesinin mümkün olduğu- Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davasının incelenmesi, davacı, davalı hesabına yatırıldığına ilişkin dekont fotokopisinde yer alan “... çekilip yatırılan daire kredi masrafı” yazısının davalıya ait olduğunu iddia etmekle, bu dekont üzerindeki yazının davalıya ait olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, davalı tarafından temin edilen krediye ilişkin bilgilerin ve kredi taksitlerinin kim tarafından ödendiğinin, taraflar arasında yapılan para transferlerinin ilgili bankadan araştırılması, delil başlangıcı niteliğinde belge olup olmadığının değerlendirilmesi, delil başlangıcı olduğu kanaatine varılır ise, tarafların bildirdiği tüm deliller birlikte değerlendirilerek çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, kredi borcunun kim tarafından ödendiği üzerinde durulmak suretiyle, bu aşamada TBK’nın 97. maddesindeki düzenleme de gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İnanç sözleşmesinin ancak, yazılı delille kanıtlanabileceği- İnanç sözleşmesi için tarafların elinde bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar, yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesinin olanaklı olduğu-
Dava, hizmet tespiti ve sigorta primine esas kazancın tespiti istemine ilişkin davada davacı tarafça dosyaya sunulan ücret bordro fotokopisi ve personel ücret çizelgesi niteliğindeki fotokopi evraklarının yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği üzerinde durulması, davacının dava konusu dönemdeki çıplak ücreti belirlenmesi, Kuruma bildirilen ücretlerdeki artış ve düşüşlerin sebeplerinin araştırılması, tüm bu belirlemelerden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Hizmet tespiti ve prime esas kazancın tespiti istemine ilişkin davada, mahkemece, davacıya yapıldığı belirtilen toplu ödemeye ilişkin belgenin öncelikle niteliğinin belirlenmesi, bu ödemenin işçilik alacakları kapsamında yapılan bir ödeme olduğunun anlaşılması halinde hangi döneme karşılık yapıldığının açık ve net şekilde belirlenip bu kapsamda bu ödemenin yapıldığı aya veya akit sona ermişse yapılan ödemenin yalnızca hizmetin gerçekleştiği son ayın prime esas kazancına dahil edilebileceği de dikkate alınmak suretiyle toplanan kanıtlardan elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan eBK 162 hükmünce sözleşmede yasaklanmadığı veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadığı sürece yüklenicinin üçüncü kişilere eBK 163 gereği yazılı olmak koşuluyla şahsi hakkını devredebileceği- Yükleniciye verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölümün tapusunu arsa malikinin üçüncü kişiye devretmesinin yüklenici adına olduğu- Mahkemece refakate konusunda uzman bilirkişiler alınıp keşif yapılması, dava konusu taşınmazın arsa sahibinin mi yoksa yüklenicinin mi payına düştüğünün tespit edilmesi, oluşacak sonuca göre davacının talepleri konusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Özel Dairenin birinci bozma kararına uyan mahkeme tarafından artık hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla davacının imzasının bulunduğu aylık ücretini gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticarî defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerin varlığının araştırılması, bu belgelerin bulunmadığının anlaşılması hâlinde ise yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunduğundan uyulan bozma kararında belirtildiği üzere HUMK 288'de (HMK 200) yazılı sınırları aşan, ücret alma iddiaları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-Kamu düzenine ilişkin olan prime esas kazancın tespiti istemli eldeki davada yemin delilinin bağlayıcı olmadığı-