Temyiz kanun yoluna başvuru sırasında adli yardım talep edildiğine göre, bu talep hakkında karar verme yetkisinin kanun yolu incelemesini yapacak olan Yargıtay'a ait olduğu- HMK.'nun 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri re'sen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına, özellikle dahili davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasının usul ve yasaya uygun olması ve istinaf başvurusu yapılmamış sayılan tarafın uyuşmazlığın esasına dair olarak da temyiz hakkı bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekeceği-
Somut uyuşmazlığa konu iş kazasının Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş kazası olması, davacılar ve toplum nezdinde meydana getirdiği derin acı ve infial, iş bu kaza sırasında 301 madencinin hayatını kaybetmiş olması, kazanın meydana gelmesinde davacılar murisi ve diğer işçilerin herhangi bir kusurunun bulunmaması, davalıların kusurunun ve bu kusura bağlı olarak meydana gelen kazanın sonucunun ağırlığı, ağır iş güvenliği ihlalleri göz önünde bulundurulduğunda tazminat tutarının caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiğinden davacı anne için 100.000 TL, davacı kardeşler için ise ayrı ayrı 40.000'er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği- Her ne kadar davalı taraflarca cevap dilekçelerinde davacı tarafın talep ettiği manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğu, söz konusu manevi tazminat miktarlarının kabul edilmesi halinde felaketi özlenir hale getireceği gibi itirazlarda bulunulmuş olsa da, söz konusu tazminat miktarlarının çok yüksek olmadığı, bir insan canının değerinin parasal olarak ölçülmesinin mümkün olmadığı gibi, Soma gibi orta ölçekli bir ilçede bile orta düzeyde bir apartman dairesinin değerinin yaklaşık 200.000,00-TL. olduğu dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının çok yüksek olmadığı -
İİK 308/b uyarınca açılan davanın, arabulucuya başvurulmadan anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davacı tarafça sunulan tutanağa göre anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak düzenlenmeden dava açıldığı açık olduğundan, mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı- Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği- Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedildiğinden, AAÜT 7/2 maddesine göre vekalet ücretine hükmedileceği- Karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesine göre hükmedilecek nisbi vekalet ücreti tarifenin 2. Kısmının 2. Bölümünde yazılı miktarı geçemeyeceği-
Taşınmazdaki hissesini kayınbiraderi davalıya deveden borçlunun bu tasarrufunun iptali ile taşınmaz üzerinde icra dosyasındaki alacağın ve fer'ilerinin tahsili amacıyla İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince davacı tarafa cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Borçlu tarafından istinaf dilekçesinde, satış ilanının tebliğ işleminin usulsüz olduğu ileri sürülmemesine rağmen, Bölge Adliye Mahkemesi'nce bu hususta re'sen inceleme yapılarak, borçluya yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesiyle ihalenin feshine karar verildiğinin anlaşıldığı, kaldı ki borçlu şirkete yapılan tebliğin geçerli olduğu, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi'nce, borçlu tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönünden yapılacak inceleme sonucunda oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan nispi peşin harcın yargılama giderlerine dahil edilmeden yargılama giderlerinin eksik hesaplanması ve davanın kabul-red oranına göre taraflar arasında paylaştırılmamasının doğru olmadığı ve kararın düzeltilerek onanması gerektiği-
Borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulmadığı halde, Bölge Adliye Mahkemesince "borçlu tarafından şikayet dilekçesinde satış ilanı tebliği usulsüzlüğünün ileri sürüldüğü, anılan tebliğin usulsüz olduğu, satış ilanı tebliğ zorunluluğu yerine getirilmediğinden mahkemece ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği" şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu- COVİD-19 salgını nedeni ile uzatılan durma süresi içerisinde kaldığından satışın icra edilemediği, durma süresinin sonunda icra müdürlüğünce resen satış kararı alındığı, söz konusu satış kararında ilanın e-satış portalında yapılması ile sair ilan ve tebliğlere yer verilmekle birlikte gazete ilanı yapılmasına yer olmadığına ilişkin karar alındığı, satış ilanının e satış portalında ilan edildiği, taşınmazın birinci artırmada ihale edildiği uyuşmazlıkta, 7226 s. Kanuna göre "satış ilanının sadece elektronik ortamda yapılmasının yeterli olduğu" ve başkaca fesih nedeni de bulunmadığı dikkate alınarak ihalenin feshine ilişkin şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davalarında alacaklının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için takibin haksız ve alacaklının kötüniyetli olması gerekir, somut olayda; davacı ile davalı arasında akdi ilişki olmadığı ve akdi ilişkinin davalı şirket ile kurulduğu mahkeme aracılığı ile yapılan yargılama sonucunda ortaya çıktığından takip tamamen haksız olmadığı gibi, alacaklının kötüniyetli olduğu da kanıtlanmadığından koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, borçlu tarafından gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığı gibi süre tutum dilekçesinde de istinaf sebebi ve gerekçesi gösterilmemiş olduğundan bahisle kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapıldığı belirtilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de; borçlunun temyiz dilekçesinde gerekçeli istinaf dilekçesinin ön bürodan muhabere numarası ile süresinde gönderildiği, ancak ilk derece mahkemesince dosya arasına alınmadığından Bölge Adliye Mahkemesince değerlendirilemediği, bu durumun borçlu vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu belgelerden anlaşıldığı, bu halde Bölge Adliye Mahkemesi’nce, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği gözetilerek, gerekçeli istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kamu düzeninin gerektirdiği haller dışında istinaf dilekçesinde ileri sürülmeyen bir hususun Bölge Adliye Mahkemesince inceleme konusu yapılamayacağı- Sendikal tazminatın hangi ücret üzerinden hesaplanacağı hususunun kamu düzenine ilişkin olmadığı gibi, bu tazminatın hesabına esas ücretin belirlenmesi kanunun açık hükmüne aykırılık teşkil etmediğinden bozma sebebi olarak re'sen nazara alınamayacağı- Yargıtay'ın temyiz sebepleri ile bağlı olmaksızın kanunun açık hükmüne aykırılık hallerini inceleyebileceği öngörülmüşse de, istinaf incelemesinde ileri sürülmediği için istinaf dairesince incelenmeyen bir konunun temyizde ileri sürülmesi durumunda Yargıtay'ın bu temyiz sebebini incelemesinin mümküm olmadığı-