İcra mahkemesince verilen kararın her iki taraf vekiline 18/04/2017 tarihli duruşmada tefhim edildiği, borçlu vekilinin süresi içinde (yani 20/04/2017 günü), usulüne uygun istinaf başvurusuna ilişkin dilekçesini verdiği olayda Bölge Adliye Mahkemesinin yapılacağı işin istinaf dilekçesini reddetmeden, kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi olduğu- İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesi'nce, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği halde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı da tespit edildiğinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu-
İş hukukunda 'dava şartı olarak arabuluculuğa' ilişkin madde ile diğer düzenlemelerde iş yargısının temeli olan çabukluk, basitlik, emredicilik, zayıfın korunması ve ucuzluk ilkelerinin dikkate alındığı, işçinin, hak ve alacaklarını en kısa sürede ve en basit yoldan almasını sağlamaya yönelik getirildiği anlaşılan bir kurumun, işçinin aleyhine yorumlanması doğru olmayacağı, arabuluculuğa başvurma işçi açısından olduğu gibi işveren açısından da zorunlu olduğu, somut olayda, davanın iş akdinden kaynaklanan işveren alacağının bulunmadığına ilişkin menfi tespit davası niteliğinde olduğu, davacı tarafından arabuluculuk başvurusu yapılmadan dava açıldığı, istinaf mahkemesince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapıldığı; kamu düzenine aykırılık olup olmadığının ise re'sen gözetildiği- Yine; HMK'nun 357. Maddesine göre de "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmanın istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağı"-
Borçluların süresi içinde istinaf dilekçesini (süre tutum) verdiği halde, istinaf sebeplerinin süre tutum dilekçesinde belirtilmediği, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 10 günlük süre içerisinde istinaf sebeplerini belirtir dilekçe verilmediği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf dilekçesini reddetmeden, kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapması gerektiği-
İstinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, Bölge Adliye Mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen gözeteceği- Davacı vekilince, istinaf başvuru dilekçesinde "araçla ilgili de güncel değerinin belirlenmesi gerektiğine" ilişkin istinaf talebinde bulunulduğu anlaşıldığından araçla ilgili değerlendirme ve inceleme yapılması gerektiği-
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, kamu düzenine aykırılık olup olmadığının ise re'sen gözetileceği; yine, HMK'nun 357. maddesine göre de 'İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağı'-
İcra mahkemesince verilen kararın borçlu vekiline 18.04.2017 tarihli celsede tefhim edildiği, borçlu vekilinin süresi içinde, yani 19.04.2017 günü, usulüne uygun şekilde istinaf dilekçesini (süre tutum) verdiği, gerekçeli kararın 31.05.2017 tarihinde tebliğine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesinin 13.06.2017 tarihinde süresinden sonra verildiği somut olayda bölge adliye mahkemesince yapılacak işin, istinaf dilekçesini reddetmeden, kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar vermesi gerektiği-İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesi'nce, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği halde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı da tespit edildiğinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu-
Süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verilmesi halinde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı da tespit edildiğine göre, HMK. mad. 353/1-b-1 gereğince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin, noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türü olduğu- Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği- Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin, tapunun beyanlar hanesine şerhinin mümkün olduğu- Gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harcın, gayrimenkulün değeri ile talebolunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınacağı-