İstinaf kanun yoluna başvuran borçlunun süre tutum dilekçesi vermesine rağmen, kararın tebliği üzerine yasal süresi geçtikten sonra ayrıntılı istinaf başvuru dilekçesi vermesi karşısında, HMK.'nin 352 ve 355. maddelerine göre istinaf incelemesinin kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılması gerekeceği- Yasal sürede istinaf süre tutum dilekçesinin sunulmasına rağmen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal sürede gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığından, istinaf süre tutum dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesinde değerlendirilemeyeceği-
Arsa sahiplerinin yükleniciyi vekâletten azlederek aynı tarihli ihtarnameyle de, "...arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden ihtarnamenin tebliğinden itibaren hiçbir işlem yapılmamasını, ihtarnamenin tebliğinden sonra yapılacak harcamalardan sorumlu olmadıklarını ve sözleşmeyi feshedeceklerini" ihtar ettikleri, davacı-karşı davalı yüklenicinin asıl davada, "sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitini ayrıca menfi zarar ile birlikte müspet zarar kapsamında kâr kaybının arsa sahiplerinden tahsilini", arsa sahiplerinin de karşı davada, "taraflar arasından imzalanan sözleşmenin feshine karar verilmesini" istedikleri uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin "sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine, davacının menfi zarar talebinin kabulüne, müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinin ise reddine" karar vermesi ve davalı karşı davacılar tarafından asıl davaya ilişkin istinaf harçlarının yatırılmaması nedeniyle, asıl davada sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine ilişkin hükmün davalı karşı davacılar aleyhine kesinleşmiş olduğu- Asıl davada, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine dair verilen karar kesinleşmekle, sözleşmenin arsa sahiplerinin kusuruyla feshedilmesi durumunda kusursuz olan yüklenicinin arsa sahiplerinden müspet zarar kapsamında kâr kaybını talep etmesinin mümkün olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince, "asıl davada davacı karşı davalı yüklenicinin kâr kaybı talebi değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair kesinleşen karar dikkate alınmadan sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu geriye etkili feshedildiği, bu nedenle yüklenicinin kâr kaybı talep edemeyeceği" gerekçesiyle verilen direnme kararının yerinde olmadığı- "Bölge Adliye Mahkemesince karşı davada, davalı karşı davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile taraf iradelerinin fesih yönünde birleşmesi nedeniyle sözleşmenin geriye etkili olarak feshine karar verildiği ve bu hususun kesinleştiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair verilen karar yok hükmünde olduğundan sonuç doğurmadığı, sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu feshedilmesi nedeniyle davacı karşı davalı yüklenicinin asıl davada müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinde bulunamayacağı"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Boşanma ve fer'ilerine yönelik ilk derece mahkemesi kararı üzerinde bölge adliye mahkemesince yapılacak olan incelemenin; taraflarca ileri sürülen nedenlerle sınırlı olarak yapılacağı- İstinaf dilekçesinde ilk derece mahkemesince verilen ret kararına yönelik bir itirazda bulunulmadığı, bölge adliye mahkemesince talep dışında inceleme yapılarak davanın reddedilmesinin doğru olmadığı- Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında, davalı tarafından sunulan istinaf dilekçesinin geniş yorumlanması gerektiği ve dilekçede ret talebi olduğu anlamına varılabildiği için direnme kararının yerinde olduğu ileri sürülmüş ise de, bu görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Bölge Adliye Mahkemesince, borçlu tarafından gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığının tespiti yerinde ise de; HMK’nın 342/3. maddesinde belirtildiği üzere, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde süre tutum dilekçesi verildiği gözetilerek, HMK’nın 352 ve 355. maddeleri uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere yapılan istinaf incelemesinde, kamu düzenine ilişkin olan toplu ipotek hususunun karar gerekçesinde tartışılması gerekirken bu konuda değerlendirme yapılmadığı görüldüğünden, toplu ipotek iddiası değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre hüküm kurulması maksadıyla kararın bozulması gerektiği-
Taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olup olmadığı, olması halinde davacının feshinin haklı olup olmadığı, davacının sözleşmeden kaynaklı bir alacağı bulunup bulunmadığı hususuna ilişkin davada, taraflardan birinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepler ve kamu düzenine aykırılık bakımından yapılacak incelemenin sonucunda, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasını yahut düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasını gerektiren bir hâl tespit edildiği takdirde artık istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, kararın gerekçesinde hata edilmiş ise istinaf başvurusunun kabulü ve yerel mahkeme kararının kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddi ile ilk derece mahkemesinin gerekçesinin değiştirilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak işin, HMK’nın 342/2-e ve 342/3. maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesi reddedilmeden, HMK’nın 352 ve 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf istemi incelenerek sonucuna göre karar verilmesinden ibaret olduğu, istinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, kamu düzenine aykırılık bulunmadığının tespiti halinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, HMK’nın 342/3. maddesinde belirtildiği üzere, alacaklı tarafından yasal süresi içerisinde süre tutum dilekçesi verildiği gözetilerek HMK’nın 352 ve 355. maddeleri uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, işin esasına yönelik inceleme yapmasının isabetsiz olup bozmayı gerektirdiği-
Davalılar vekilinin süresi içinde istinaf yoluna başvurmadığı gerekçesi ile hükmün davacı lehine bozulması gerektiği-
11. HD. 28.12.2022 T. E: 5297, K: 9566
İİK’nun 363/1. maddesi gereğince, istinaf yoluna başvuru süresinin tefhim veya tebliğden itibaren on gün olduğu- HMK’nun 342/3. maddesine uygun olacak şekilde istinaf süre tutum dilekçesinin verildiği, ancak gerekçeli kararın tebliğine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süresinden sonra sunulduğu hallerde dahi, Bölge Adliye Mahkemesi'nce HMK’nun 342/2-e ve 342/3. maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesi reddedilmeden, HMK’nun 352 ve 355. maddeleri uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf istemi incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekip, Bölge Adliye Mahkemesince kamu düzeni yönünden yapılan inceleme neticesinde, ihbarnamelerde 3. kişinin adresinin bulunmaması ve ihbarnamelerdeki hacze konu miktarların uyumlu olmamasından bahisle şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisinin; 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerindeki tutarların aynı ve bu tutarların 89/1 ihbarnamesinde yazılı miktardan düşük olması, 89/3 haciz ihbarnamesinde de 3. kişinin adresi yazılı olmakla bu hususun kamu düzenine ilişkin olmaması nedeniyle doğru olmadığı-
Gerekçeli kararın borçlu vekiline 09.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu vekilince 18.12.2020 tarihinde verilen gerekçeli istinaf sebeplerini bildirir dilekçenin yasal süresinde sunulduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği gözetilerek, gerekçeli istinaf isteminin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile sadece kamu düzeninden inceleme yapılarak yazılı gerekçe ile istinaf talebinin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-