Yabancı mahkeme kararının tenfizi talebine ilişkin davada, yabancı mahkeme kararının verildiği devlet ile Türkiye arasında mütekabiliyetin bulunmasının gerektiği, ilamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuya ilişkin olmasının gerektiği, davalının savunma haklarına uygun davranılarak verilen hükmün Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmamasının gerektiği, ancak, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt sonuçlara ulaşılacağı, bu durumun Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesinin gerektiği- 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi ve MÖHUK’un 54/1-c maddesi birlikte değerlendirilerek, ortak olmadığının tespiti ve alacak isteminin kabulüne ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizinin Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının istinaf süre tutum dilekçesinin süresinde olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının alacaklı vekiline ............ tarihinde tebliğ edildiği, 10 günlük gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmasının son günü olan .............. tarihinin Kurban B.ı'nın üçüncü gününe rastladığı, bu nedenle gerekçeli istinaf başvurusunun son gününün resmi tatil sonrası ilk iş gününe isabet eden .......... olduğu ve alacaklı tarafından ............ tarihinde verilen gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süresinde olduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, istinaf başvurusunun süresinde yapıldığı gözetilerek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönünden yapılacak olan inceleme neticesinde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- HMK’nun 342/3. maddesine uygun olacak şekilde istinaf süre tutum dilekçesinin verildiği, ancak gerekçeli kararın tebliğine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süresinden sonra sunulduğu hallerde dahi, Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nun 342/2-e ve 342/3. maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesi reddedilmeden, HMK’nun 352 ve 355. maddeleri uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf istemi incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekip, istinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, kamu düzenine aykırılık bulunmadığının tespiti halinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi ve MÖHUK’un 54/1-c maddesi birlikte değerlendirildiğinde, yabancı mahkeme kararının tanınmasının Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği-
Davalı tarafından üretilen tescilsiz tabure tasarımında ayaklar arasında oluşturulan dört adet üçgen boşluk şeklindeki görünümü ile taburenin üstünün görünümü itibarıyla karşı davacıya ait tescilli tasarıma nazaran seçenek özgürlüğü ve bilgilenmiş kullanıcının genel izlenimi itibarıyla farklılık arz ettiği, köşebentli tabure ayaklarının işlevsellikle ilgili olduğu ve tasarım korumasının dışında tutulması gerektiği, tasarımlar arasında tek ortak nokta olan hasır görünümlü desenin ise sektörde öteden beri bilinen genel bir desen olduğu anlaşıldığından karşı davada tabure tasarımı yönünden tecavüzün tespiti yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu tecavüzün tespiti isteminin kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği-
İlk Derece Mahkemesince şirketin sınırlı olarak ihyasına karar verilmesine rağmen, davalı tasfiye memurunun istinaf kanun yolu başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle sınırlamanın kaldırılarak ihya kararı verilmesinin, kanuna aykırı olup bu yönden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmekte ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasının gerektiği-
Müteselsil kefilin TBK 586. maddesinden kaynaklanan savunmaları, def’i niteliğinde olup, kefilin ödemede geciken esas borçlu ihtar edilmeden kendisine başvurulamayacağını ileri sürmesinin gerektiği, bu hususu hakim re’sen dikkate alamayacağından, kefile def’i hakkı tanıyan T.B.K 586/1. maddesi hükmünün kamu düzeni ile ilişkili olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, o halde HMK 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere münhasır yapılacak olmasına, davalı kefilin istinaf kanun yolu başvurusunun bulunmamasına göre, aleyhe bozma yasağı ve HMK 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak davacı vekilinin temyizi üzerine İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tasarruf tarihine yakın tarihte üçüncü kişinin hesabından çekilen paranın tasarrufa yapılan ödeme olarak değerlendirileceği- Taşınmazın rayiç ve anlaşma değeri kadar bir ödemenin yapıldığı sabitken, üçüncü kişinin "tasarruf tarihinden 7 ay sonra kendisine yapılan mahsül satışının satış bedelinden düşüldüğünü" belirtmesi halinde, "satıştan 7 ay sonra yapılan ödemenin alacağa mahsuben yapıldığının ve bu nedenle mutad ödeme olmadığının" kabul edilemeyeceği, mahkemece "tasarrufun iptali davasının reddine" karar verilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf edenin/edenlerin bildirdiği istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ancak hükmün, kamu düzeni açısından doğru olmadığı, ya da gerekçe açısından yanlış/eksiklik olduğu hususlarını karar gerekçesinde açıklayarak, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak, gerekçeye uygun şekilde yeniden karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Davacı temyiz dilekçesinde eksik hükmedildiği belirtilen USD’nin (dava tarihindeki TCMB efektif satış kur üzerinden) karşılığının TL temyiz sınırı altında kaldığı-
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf edenin/edenlerin bildirdiği istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ancak hükmün, kamu düzeni açısından doğru olmadığı, ya da gerekçe açısından yanlış/eksiklik olduğu hususlarının karar gerekçesinde açıklayarak, gerekçeye uygun şekilde ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-