Bölge Adliye Mahkemesi'nin doğru bir şekilde istinaf sebeplerini değerlendirdiği, yerinde görmediği, ancak kamu düzeni nedeni ile yaptığı değerlendirme sonucunda; “1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, HMK'nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni bakımından resen yapılan inceleme sonucunda” mahkeme kararını kaldırarak, yeniden esas hakkında karar verdiği, Bölge Adliye Mahkemesince gerekçeye uygun şekilde ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, hem istinaf başvurusunun esastan reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu hususun açık maddi hata olduğunun anlaşıldığı ve yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Yabancı hakem kararının tenfizine ilişkin davada, 21.05.1991 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan 10.06.1958 tarihli 'Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi'nin uygulanacağı- MÖHUK hükümlerinin ve New York Sözleşmesi'nin yarıştığı durumlarda Sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği- İlke olarak yabancı hakem kararlarının tenfizi istemlerinde tenfizi istenen kararın şeklî ve maddi anlamda kesinleşmesinin gerektiği- Yabancı hakem kararının tenfizi için, kararın taraflar açısından bağlayıcı hâle gelmiş olması gerektiği- Türk mahkemelerinde açılacak tenfiz davasında, dava dilekçesi ile birlikte hakem kararının onaylanmış aslı veya aslına uygunluğu onaylanmış bir suretinin, hakem kararının dayandığı tahkim şartı veya sözleşmenin usulüne uygun aslı veya aslına uygunluğu onaylanmış bir suretinin, şayet karar ve tahkim şartı ya da sözleşmesi tenfiz ülkesinin resmi dilinde değilse, hakem kararı ile tahkim sözleşmesi veya şartının usulüne uygun ve onaylı tercümelerinin eklenmesinin zorunlu olduğu- Yabancı hakem kararlarının Türkiye’de sonuç doğurabilmesi için o kararın Türk Mahkemelerinde tanınmasına veya tenfizine karar verilmiş olması gerektiği- Tanıma ve tenfiz hakiminin prensip olarak yabancı hakem kararının doğruluğunu inceleyemeyeceği, gerek yabancı karara uygulanmış usul, gerekse kararda yer alan maddi ve hukuki tespitlerin tanıma ve tenfiz hükmünün inceleme konusu dışında olduğu, bu sistemin (revision aufonal) yasağı olarak ifade edildiği, usulde veya kararın hükmünde yapılmış olan hataların tanıma ve tenfiz kararına kural olarak etkili olamayacağı- Hakem kararlarının tenfizi davalarında nispi harç alınacağına dair bir düzenleme bulunmadığından, maktu harç alınması gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklı tarafından ayrıntılı istinaf dilekçesi sunulmadığı gerekçesi ile kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapıldığı belirtilerek, istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ise de; şikayet dosyasının ve UYAP kayıtlarının incelenmesi sonucu; İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının alacaklı tarafa 25.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı tarafından 05.03.2021 tarihinde yasal süresinde ayrıntılı istinaf dilekçesinin sunulduğu anlaşıldığından; Bölge Adliye Mahkemesince, ayrıntılı istinaf dilekçesinin süresinde verildiği gözetilerek, alacaklının ayrıntılı istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, sadece kamu düzeninden inceleme yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkin dava devam ederken davalı Kurumca sigortalılık tescili yapılmışsa da, Kurum tarafından davaya konu edilen talep dönemine ilişkin tescil işlemi yapılmadığı gözetildiğinde, davanın konusuz kalmadığı- İhtilaf konusu dönem yönünden davalı Kurumdan bilgi istenilerek konusuz kalma hususunun araştırılması, sonucun olumsuz olması hâlinde davanın esası hakkında irdeleme yapılması gerektiği- "İlk derece mahkemesince "davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına" ilişkin verilen karar, davacı vekilince istinaf edilmediğinden, kararın davacı yönünden kesinleştiği, ayrıca tarafların konusuz kalma hususuna yönelik istinaf ve temyiz itirazlarının bulunmadığı, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği" görüşünün ise HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Eser sözleşmesi niteliğindeki kamu ihale sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında; hükmedilen bedel bakımından davalı ODTÜ’nün de sorumlu olduğu belirtilerek, asıl davanın kısmen kabulü ile hükmedilen bedelin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de davalı ODTÜ’nün TBK 66/2 kapsamında öğretim görevlisinin düzenlediği rapor üzerinde denetim ve gözetim yükümlülüğü ve yetkisinin bulunmadığı, davalı ODTÜ’nün raporu düzenleyecek olan kişiyle talepte bulunan PTT A.Ş. arasında sadece aracılık yaptığı, ilgilinin düzenleyeceği raporu ve rapor düzenleyecek kişinin denetimi ve gözetim yetkisi bulunmadığı, raporun düzenlenme biçimi ve içeriği hakkında talimat verme yetkisinin de bulunmadığı mahkeme tarafından görevlendirilen nitelikte bir bilirkişi olmadığı, dikkate alındığında davalı ODTÜ bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Sehven yapılan havale bedelinin faiziyle iadesi istemine ilişkin davada, mahkemece bankanın havale işlemini gerçekleştirmede bir etkisi ve sorumluluğunun bulunmadığı, havale bedelinin havale alıcısının hesabına geçmekle gönderilen para üzerindeki tasarruf yetkisinin havale alıcısına ait olduğu, sebepsiz zenginleşme ve hatanın üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği gözetilerek davalı banka yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık; İlk Derece Mahkemesince, davacı taleplerinin taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen dönme hakkına ilişkin hukuki sebep yönünden reddedilip irade sakatlığı hukuki sebebine dayalı kabul edilmiş olması ve bu karara ilişkin davacı tarafça istinaf isteminde bulunulmamış olması karşısında, sözleşmeden dönme hakkına ilişkin hukuki sebep yönünden davacı taleplerinin reddine ilişkin gerekçenin davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturup oluşturmayacağı, buradan varılacak sonuca göre sözleşmeden dönme hakkına dayalı olarak davacı taleplerinin kabulüne ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..
HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelenmesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık hallerinin re'sen gözetilebileceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun konusunda uzman bilirkişi tarafından, incelemenin gerektirdiği cihazlar kullanılarak hazırlandığı, raporun fotoğraflarla da desteklendiği, bu hali ile bilirkişi raporunun hükme dayanak yapmaya elverişli olduğu, bilirkişi incelemesi sonucunda takibe dayanak bononun 500,00 TL bedelli olmasına rağmen tahrifat yapılarak 500.000,00 TL'ye dönüştürüldüğünün anlaşıldığı, mahkemece söz konusu rapor doğrultusunda sonuca gidilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İİK'nın 169/a-6.maddesinde borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükmünün düzenlendiği, lehtar alacaklı tarafından keşideci borçlu hakkında başlatılan takipte 169/a-6. maddesi gereğince davalı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
Bölge Adliye Mahkemesince gerekçeye uygun şekilde ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulması ve tashih kararı ile hüküm fıkrasında esaslı değişiklik yapılmasının hatalı olduğu-
İstinaf kanun yoluna başvuran borçlunun süre tutum dilekçesi vermesine rağmen, kararın tebliği üzerine yasal süresi geçtikten sonra ayrıntılı istinaf başvuru dilekçesi vermesi karşısında, HMK.'nin 352 ve 355. maddelerine göre istinaf incelemesinin kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılması gerekeceği- Yasal sürede istinaf süre tutum dilekçesinin sunulmasına rağmen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal sürede gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığından, istinaf süre tutum dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesinde değerlendirilemeyeceği-