Feragatin hileye dayalı olduğu iddiasının hadise şeklinde (önsorun) aynı dava içerisinde her türlü delille ispatının mümkün olduğu-
Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği- Birleşen boşanma ve nafaka istemli davalar nedeniyle davacı (kadın) vekili, davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden, bu beyan çerçevesinde işlem yapılmasının zorunlu olduğu-
Mahkemenin, feragat dilekçesi üzerine kendi kararını kendisinin kaldırması isabetsiz olduğu- Davacının feragat dilekçesi dikkate alınarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
"Herhangi bir nafaka talebim yoktur" şeklinde beyan karşısında, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davadan feragat edişmiş olduğundan, bu konu hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Feragatin davanın feri'lerini de kapsadığı- Feragat dilekçesi dikkate alınarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Davadan feragatin karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkün olduğu ve bu itibarla, davadan feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmesi gerektiği-
Karar kesinleşmeden önce verilen feragat dilekçesi dikkate alınarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Verilen feragat nedeni ile davanın reddine dair kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamakta olduğundan ve feragat sebebi ile temyize konu ihtiyati tedbirin ve ihtiyati haczin mahkeme tarafından kaldırılıp kaldırılmadığı da belli olmadığından, davacının davadan feragatinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Asli müdahilin iddiasının ön sorun şeklinde incelenmesi, feragat beyanının gerçek iradeyi yansıtıp yansıtmadığının açıklığa kavuşturulması, gerçekten müdahilin hileye düşürüldüğü saptandığında feragat beyanının bir hukuki netice doğurmayacağı gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi, aksi halde feragat doğrultusunda işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-