Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da "temyiz isteminin reddine" karar verilebileceği-
Alacaklının yerleşim yerinde ihtiyati haciz talep edilebileceği-
Alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu fakat alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesinin yeterli olacağı- İİK’nın 264’üncü maddesine göre ihtiyati haczi tamamlayan merasim çerçevesinde, ihtiyati hacze konu her alacağın genel ilke olarak yargılamayı gerektirebileceği-
"İhtiyati haciz talebinin reddi" kararlarına karşı temyiz yolunun açık olduğu, ancak temyiz incelemesi sonucu verilen kararın kesin olduğu-
Tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağı-
"Borçlunun müşterek borçlu-müteselsil kefil olmayıp adi kefil olduğu, senetler üzerinde 3 adet şirket kaşesinin altında aynı el mahsulü 3 adet imza mevcut olup, bu 3 adet imzanın şirket yetkilisine ait olduğu kanaati edinildiği, kefil yönünden farklı bir imzanın mevcut olmadığı, imza sahibinin hem şirket yetkilisi hem de kefil olduğu konusunda dosyada bilgi bulunmadığı" gerekçesiyle "adi kefil yönünden talebin reddine, asıl borçlu yönünden ise ihtiyati haciz talebinin %15 teminat mukabilinde kabulüne" karar verilmesi gerekeceği-
Çekteki ödeme yeri, keşide yeri ve muteriz borçlunun yerleşim yerinin Kayseri olması nedeniyle "mahkemenin yetkisiz olduğu" gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılması gerekeceği-
İhtiyati hacze karar verilebilmesi için "alacağın varlığını muayyen bir ihtimal dahilinde gösteren vakıaların isbatı" yeterli olup, bir alacak davasında olduğu gibi geçerli delillerle kanıtlanması gerekmeyeceği-
Mahkemenin "ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine" ilişkin gerekçeli kararının, ihtiyati hacze itiraz edenler vekilinin işçisine tebliği, "muhatabın aranıp bulunamadığı ve nerede olduğu şerhi"ni içermediğinden, usulüne uygun olmadığı-
Tacir veya kamu tüzel kişisi olmayanlar arasında yapılmış olan yetki sözleşmesine dayanılarak yetkili kılınmış mahkemede, 1 Ekim 2011 tarihinden sonra dava açılamayacağı, bu nedenle talep tarihi itibariyla, HMK'nın 17. md. uyarınca geçerliliği kalmayan yetki şartına göre "itirazın kabulüne" karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, gerek ihtiyati haciz kararına dayanak bonoların düzenlendikleri yere, gerekse aleyhine ihtiyati haciz istenilen borçlunun ikametgahına göre İzmir Mahkemeleri yetkisiz bulunduğundan, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekeceği-