Satış isteme süresinin geçmesi nedeniyle haczin kalkmış olmasına rağmen, ihale yapılmış ise yapılan bu ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İİK. 363/1 uyarınca, 01.01.2015 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında, temyiz sınırının 5.980, 00 TL olduğu-
Haciz tarihinde takipte taraf olmayan üçüncü kişi adına kayıtlı olan taşınmazın, borçlunun borcu için haczinin mümkün olmadığı- Haciz tarihi itibari ile yürürlükte olan İİK. mad. 106'de öngörülen iki yıllık yasal sürede satış istenmiş olup, değişen Daire içtihatlarına göre, sürenin hesabında hacizden itibaren ilk satış talebinin tarihi esas alınacağından, haczin düşmemiş olacağı ve ilk haciz geçerli olup, şikayetçi üçüncü kişi taşınmazı bu hacizle yükümlü olarak satın almış olduğundan, haczin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taşınmazı hacizle yükümlü olarak satın alan taşınmaz maliki üçüncü kişinin, İİK. mad. 106 ve 110 gereğince, taşınmazı üzerindeki haczin kaldırılmasını isteyebileceği-
Yasal süresi içinde istenen satış talebinin, bu süre içinde geri alınması halinde, yeniden satış isteyebilme süresinin,  geri alınan (yani satışın düşürüldüğü) tarihten itibaren 6ay/1 yıl olduğu- 
İcra mahkemesinin, açıkça ileri sürülmedikçe, tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı- İcra dairesinin de tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece, kendiliğinden tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu dikkate alamayacağı-  İcra dairesince 2. ve 3. haciz ihbarnamesi tebligatların usulsüz yapıldığından bahisle alacaklının satış talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ancak, taşınmaza haciz konulan tarihten sonra ilk olarak 1000,00 TL satış avansı yatırılarak satış talep edilen tarih, 2 yıllık süreden sonra olduğundan, yasal sürede satış istenmediğinden bu gerekçe ile alacaklının satış talebinin reddi gerektiği-
Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2004 sayılı Kanunun 106. ve 110. maddeleri gereğince haczedilen menkul malların 6 ay (şimdi 1 yıl ) içerisinde satışının islenmemesi halinde haciz işleminin hukuki sonuçlarının ortadan kalkacağı ve müsnet suçun da oluşmayacağı, dosya kapsamına göre; haciz tarihlerinin 16.11.2012 ve 09.01.2014 olduğu ve mahcuzların yediemin olarak sanıklara teslim edildiği, 03.02.2015 tarihinde yeniden hacze gidildiğinde mahcuzların olmadığının anlaşılması karşısında; hükme esas alınan icra dosyasının ve istihkak iddiasına ilişkin dava dosyanın getirtilerek incelenmesi, 6 aylık (şimdi 1 yıl) satış isteme süresini durduran veya kesen herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığının tespit edilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekeceği-
Bedeli paylaşıma konu paranın icra dosyasına girmesi ile birlikte, davacının, alacaklı bulunduğu icra dosyalarında hacizlerinin düşmesini engellemek amacıyla başkaca bir işlem yapmasına gerek bulunmadığı- Sıra cetveline itiraz eden alacaklının icra takibinin ve buna bağlı olarak geçerli bir haciz işleminin bulunması gerektiği- Sıra cetveline yönelik itirazda bulunma yetkisinin, bu itiraz üzerine düzenlenecek yeni sıra cetveline girme hakkı bulunan alacaklılara tanındığı- Davacı tarafın, kendisine pay ayrılmayan icra dosyasında ilk olarak düzenlenen aynı paranın paylaşımı ile ilgili sıra cetveline karşı itirazda bulunmamasıyla birlikte, bu sıra cetveli kendisi yönünden kesinleştiğinden, artık yeni düzenlenen davaya konu sıra cetveline girme hakkı olmadığından, sıra cetveline yönelik itizarında hukuki yararı da bulunmadığı-
Sıra cetveline ilişkin şikayetin, kendine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmesi gerektiği- 6352 sayılı Yasa ile getirilen değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı- Sıra cetveline ilişkin şikayet olunanın haciz tarihleri itibariyle, değişiklikten önceki İİK hükümlerinin uygulanması gerektiği- Bir talepte bulunan tarafın bununla ilgili masrafları peşin olarak vermesi gerektiği- K. takdiri kesinleşmeden satış yapılmamakla birlikte, kıymet takdiri yapılmadan da satış istenebileceği- Bir yıllık satış isteme süreci içinde taşınmaz başka bir dosyadan satılmış ise; o tarihe kadar satış talebinde bulunmayanın, satış talebinde ya da o satıştan kendi dosyası için yararlanma talebinde bulunmasına gerek kalmaksızın haczinin ayakta olacağı- İİK. mad. 106 uyarınca, bir yıl içinde satış talebinde bulunması ve masrafın yatırması halinde, şikayet olunan alacaklı kendisine Yasa ile yüklenen işlemleri yerine getirdiğinden, haczinin ayakta olduğunun kabulü gerektiği; icra müdürünün satış isteme talebinin reddi kararına karşı süreli şikayet yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle haczin düştüğü sonucuna varılmasının isabetsiz olacağı-
Talepte bulunan tarafın bununla ilgili masrafları peşin olarak vereceği (İİK. mad. 59)- 6352 s. Yasa ile yapılan değişikliklerin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı- Tedbir kararında açıkça, "cebri icra yoluyla satılamaz" şeklinde bir açıklık yok ise, bu tedbir kararının taşınmazın cebri icra yoluyla satışını önlemeyeceği- Taşınmaz üzerindeki satış ve devri önleyici şerhin, İİK'nın 106. maddesindeki hak düşürücü sürelerin işlemesini engeller nitelikte olmadığı, şikayetçinin, şerhin konulduğu tarihe kadar satış isteyebileceği gibi, şerhin konulmasından sonra tedbirin kalkması ihtimaline binaen haczinin düşmemesi için İİK. mad. 106'daki sürelerde satış talebinde bulunması ve haczinin düşmemesini sağladıktan sonra kamulaştırma bedelinin, satış talebi mahiyetinde kendi dosyasına gönderilmesini talep etmesinin mümkün olduğu- Şikayetçinin haczinin düştüğünden, sıra cetveline itirazda bulunmakta hukuki yararının bulunmadığı ve bu sebeple HMK. mad. 114/1-h ve 115/2 uyarınca sıra cetveline yönelik şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-