01.10.2014 tarihinde ferdileştirme yapılarak taşınmazların şikayetçi kooperatif üyeleri adına tapuda tescillerinin yapıldığı, 31.08.2015 tarih ve 40197 yevmiye no'lu son haciz şerhlerinin ferdileştirmeden sonra konulduğu, alacaklının satış talebinin ise 23.02.2016 tarihinde ferdileştirmeden sonra olduğu anlaşıldığından, icra takibinde borçlu sıfatı bulunmayan şikayetçiler adına kayıtlı taşınmazların kooperatifin borcundan dolayı hacizleri mümkün olmadığından ve taşınmazların son haciz tarihinde borçlu kooperatif adına kayıtlı olmayıp şikayetçiler adına kayıtlı bulunmaları nedeniyle bu haciz şerhlerinin de kaldırılması gerektiği-
İcra ve İflas Kanun'da taşınmaz üzerine konulan haczin ihyası şeklinde bir müessesenin mevcut olmadığı- Hal böyle olunca, mahkemece sadece şikayetin kabulü ile yetinilmesi gerekirken, taşınmaza haciz işletilmesine yönelik hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Alacaklının, satış isteme süresi dolmadan (İİK. mad. 106) icra müdürlüğünden İİK. mad. 121 uyarınca yetki alarak ortaklığın giderilmesi davası açtığı, bu davanın açılmasıyla satış isteme süresinin kesildiği, ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğu görüldüğünden haczin düşmediğinin kabulü gerektiği-
Haciz konulan takip dosyasında, yapılan tahsilat ile para istenebilir hale geldiğinden, bu tarihten itibaren şikayet tarihine kadar altı aylık paranın celbi süresinin dolmadığı görülmekte olduğundan; mahkemece, şikayet süresinin, haczedilen paranın istenebilir hale geldiği tarihten itibaren şikayet tarihine kadar dolmamış olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği- İİK'nun "paraya çevirme" başlığını taşıyan 106. ve devamı maddelerinde taşınır ve taşınmaz malların satış usulünün düzenlenmiş olduğu- Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağının, taşınır hükmünde olduğu-
Haciz, satılarak paraya çevrilmesi zorunlu mala değil, borçlunun alacaklı konumunda olduğu icra dairesi dosyası üzerine konulmuş olup, İİK'nun 106. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre borçlunun bu takip dosyasındaki alacağı menkul hükmünde ise de, mahcuz para alacağı için satış söz konusu olmadığından, paranın icra dosyasına celbi talebinin, satış talebi gibi değerlendirilmesi gerektiği-
Üçüncü kişinin haciz müzekkeresine karşı mevduat hesabı üzerinde kendisinin rehin hakkı bulunduğunu ileri sürmesinin "istihkak iddiası" niteliğinde olduğu, icra müdürünün İİK'nun 99. maddesinde yazılı kurallara göre işlem yapması gerektiği- Şikayetçi bankanın, birinci haciz ihbarnamesine karşı, takip borçlusunun kendisinden olan alacağı üzerinde rehin hakkı bulunduğuna dair beyanının, haciz ihbarına yapılan itiraz niteliğinde olduğu- İcra müdürlüğünce, borçlu hesabında haczedilen paranın -bankanın muaccel olan rehin ve risk bedelleri dışında kalan kısmının- icra dosyasına gönderilmesi için üçüncü kişiye müzekkere yazmasının yasaya aykırı olduğu-
Alacaklının haczedilen taşınır malın satışını altı ay içerisinde istemek zorunda olduğu, aksi halde İİK. mad. 110 uyarınca taşınır mal üzerindeki haczin kendiliğinden düşeceği- Haczedilen mal hakkında İİK. mad. 97/8 gereğince istihkak davası açılır ise, satış isteme süresinin işlemeyeceği- Süresi içinde istihkak davası açılmış olduğundan, hacizlerin halen geçerli olup, işin esasına girilerek hüküm verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
İcra müdürlüğünün takdir hakkını kullanarak kıymet takdiri yapılmamış olmasının ya da bir başka sebeple satış talebini reddetmesinin düşünülemeyeceği-
Takipte borçlu sıfatı bulunmayan kişilerin haciz tarihinde taşınmazın maliki oldukları ve tasarrufun iptali davasında taraf konumunda da olmadıkları ve dolayısıyla anılan davada haklarında verilmiş herhangi bir kararın da bulunmadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptaline ilişkin ilamın, davada taraf olmayan bu kişiler yönünden sonuç doğurmayacağı, şikayetçilere ait hisse üzerine haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tasarrufun iptaline ilişkin ilamın, davada taraf olmayan üçüncü kişiler ... ve ... yönünden sonuç doğurmayacağının açık olduğu- Öte yandan 17.07.2014 tarihinde alacaklının talebi ile konulan haczin, yeni bir haciz niteliğinde olup, şikayetçi üçüncü kişilere ait hisse üzerine haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-