Taşınır mallara ilişkin istihkak davaları nerelerde açılabilir?
HUMK. nun 108. maddesine göre ihtiyati tedbirin infazına ilişkin itirazları inceleme yetkisi kararı veren mahkemeye ait olup; ihtiyati tedbir kararının icra müdürünce uygulanmış olmasının bu durumu etkilemeyeceği; zira icra müdürünün anılan konuda ihtiyati tedbir infaz memurluğu görevini yaptığı-
Borçlu, takibe itiraz dilekçesinde ve yargılama sırasında sunduğu cevap dilekçesinde, yetki itirazı yanında, borcun ödendiğini iddia ettiğine, diğer bir ifade ile akdi ilişki borçlu tarafından kabul edildiğine göre, BK.nun 73. maddesinin uygulanması gerekeceğinden alacaklının, ödeme zamanındaki yerleşim yerindeki icra müdürlüğünde takip yapabileceği; dolayasıyla, alacaklı şirketin yerleşim yeri olan Antalya İcra Müdürlüğünde takibe başlamasında yasaya uymayan bir yön olmadığı-
Borçlu birden fazla yetkili icra dairesi bildirdiğinden yetki itirazının yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan HMK nun 19/2. maddesi uyarınca geçerli bir itirazdan söz edilemeyeceği-
İİK'nun 50/1. madde yollamasıyla takip tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK'nın 17. (6100 sayılı HMK'nın 14.) madde hükmüne göre kooperatif ile üyeleri arasında başlatılan icra takibinde takip tarihi itibariyle kooperatif merkezinin bulunduğu yer icra dairesi yetkili olduğundan, bu yer icra dairesinde takip başlatılması ve bu yer icra dairesince ödeme emrinin tebliğ edilmesi halinde itirazın iptali davasına bakılmasının mümkün olduğu-
6100 Sayılı HMK. nun yürürlüğe girmesinden önce yapılan takiplerde ve açılan davalarda aynı Kanunun 17. maddesinin uygulama yeri yoktur-
Borçlu şirket hakkında çeke dayalı olarak başlattığı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde mahkemece, borçlunun icra dairesinin yetkisine itirazının kabulüne karar vermiş; ancak mahkemelerin yetkisizliğine ilişkin karar verilmediği için HMK. 20’nin somut olayda uygulama yeri olmadığı-
HMK.’nun 17. maddesinde bahsedilen “tacir” sözcüğü ile kastedilenin “işin ticari nitelikte olma”yıp, “tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olması” olduğu; sözleşme konusunun “ticari iş” olmasının, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermediği-
Borcun genel kredi sözleşmesinden doğduğu, genel kredi sözleşmesinin 48. maddesinde yetkiye ilişkin hüküm bulunduğu, yapılan yetki sözleşmesinin o tarihte yürürlükte olan HUMK'nun 22. maddesindeki koşulları taşıdığından HUMK'nun 22. maddesi gereğince alacaklının, yetki sözleşmesi ile belirlenen Antalya İcra Dairesinde icra takibi başlatmasında yasaya aykırılık bulunmadığı-