İflas davasının sonucunda verilecek iflas kararı kesinleştiğinde, borçlu hakkındaki icra takipleri düşeceği için istihkak davasına konu haczin de ortadan kalkacağı ve borçlu hakkında verilen iflas kararının kesinleşmesi üzerine; konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına ve maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Uyulan bozma ilamına göre borçlu şirketin istihkak davasında davalı sıfatı ile davaya katılması için duruşma gün ve saatini bildirir tebligat çıkartılarak taraf teşkilinin sağlanması ile yetinilmiş olup borçlu şirketi ile ilgili olarak tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Hangi menkullerin dava konusu edildiği hususu netleştirilmeden haczedilen tüm mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi hatalı olduğundan, mahkemece davacı vekilinin beyanları dikkate alınarak davacı üçüncü kişilerin hangi mahcuzlarla ilgili istihkak iddiasında bulunduğu, hangi üçüncü kişinin hangi mahcuzlar için istihkak iddiasında bulunduğu hususlarının açıklattırılması, davaya konu mahcuzlar ile ilgili durumun netliğe kavuşturulması gerektiği-
Borçlu şirket hakkında verilen iflas kararının, istihkak iddiası hakkında verilen karardan sonra kesinleştiği- Bu durumda, Mahkemece, adı geçen borçlu şirket yönünden, İİK'nin 193/2 maddesi uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı, dolayısıyla dava konusuz kaldığından, istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcının ve nispi vekalet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerektği-
İstihkak davasına ilişkin temyiz incelemesinin duruşmalı yapılamayacağı- Gemi bağlama avansı da yatırılırken açıkça dava konusu geminin satışı talep edilmediğinden ve hacizden 6 ay süre geçtikten hacze konu tüm menkul- gayrimenkulün satışı istenerek satış avansı yatırıldığından menkuller üzerindeki haczin istihkak davası açılmadan önce düştüğü, bu durumda davanın ön koşul yokluğundan reddi gerektiği-
Üçüncü kişinin süresinde satış istenmediğinden haczin kaldırılmasını isteyemeyeceğinden, isteminin istihkak davası kapsamında değerlendirilmesi ve taraf teşkili sağlanarak varsa eksik peşin nispi harç ikmal ettirilmesi gerektiği-
Borçlunun iflasına dair verilen karar kesinleştiğinden konusuz kalan istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcı ile nispi vekalet ücretinin haklılık değerlendirilmesi sonucu davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerektiği-
İstihkak davasına ilişkin temyiz incelemesinin duruşmalı yapılamayacağı Haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmaması, üçüncü kişi şirketin ticaret sicil adresinde, üçüncü kişi şirket ortağı huzurunda yapılması, borçlunun haciz mahallinde bulunmaması, borçlu ile üçüncü kişi ortakları arasında bağ bulunmaması karşısında, mülkiyet karinesinin davacı üçüncü kişi lehine olacağı- Davalı alacaklı tarafından, üçüncü kişi ile borçlu arasında danışıklı işlemler olduğu iddia edilmesine rağmen, muvazaa iddiasını ve karinenin aksini ispat edebilecek yeterli delilin dosyaya sunulamadığı- Davacı üçüncü kişi hacze konu malları davadışı ihale alıcısından noterde düzenlenmiş satış sözleşmesi ile satın aldığından davanın kabulü gerektiği-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, 3. kişi şirket tarafından haczedilen menkullere yönelik istihkak iddiasında bulunulmadığı kabul edilmiş ise de, ticaret sicil kayıtlarına göre haciz de hazır bulunan şahsın üçüncü kişi şirket yetkilisi olduğu, haciz tutanağında dile getirilen ve dosya kapsamında yer alan takip dosyasında yapılan hacizde üçüncü kişi şirket yetkilisi olarak hazır bulunan şahsın menkullerin borçlu ile ilgisi olmadığını belirterek açıkça istihkak iddiasında bulunduğu anlaşıldığı, kaldı ki haciz tutanağındaki "alacaklı vekili istihkak iddiasında bulundu" şeklindeki ifadenin hem yasal düzenlemeye hem de haciz tutanağı içeriğine göre maddi hatadan ibaret olduğu anlaşıldığından şikayete konu haciz sırasında üçüncü kişi şirket yetkilisinin istihkak iddiasında bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Yerel mahkemece verilen ilk kararda “istihkak iddialarının kabulüne” karar verildiği, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, kararda da her bir talep sonucunun (olumlu ya da olumsuz) karşılanmadığı, yalnızca kabul yönünde verilen bu kararın infaza elverişli nitelikte bulunmadığı, direnme kararında da bu kez “asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne” denildiği, dava dilekçesindeki talepleri karşılayacak biçimde bir karar verilmediği kararın HMK’nın 297. maddesinde öngörülen niteliklere haiz olmadığı, denetime olanak sağlamadığı ve bu hâliyle infazının da mümkün olmadığı görülmekle, mahkemece dosya kapsamı ve usulî kazanılmış haklar da dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıklanarak, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-