Yerel mahkemece verilen ilk kararda “istihkak iddialarının kabulüne” karar verildiği, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, kararda da her bir talep sonucunun (olumlu ya da olumsuz) karşılanmadığı, yalnızca kabul yönünde verilen bu kararın infaza elverişli nitelikte bulunmadığı, direnme kararında da bu kez “asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne” denildiği, dava dilekçesindeki talepleri karşılayacak biçimde bir karar verilmediği kararın HMK’nın 297. maddesinde öngörülen niteliklere haiz olmadığı, denetime olanak sağlamadığı ve bu hâliyle infazının da mümkün olmadığı görülmekle, mahkemece dosya kapsamı ve usulî kazanılmış haklar da dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıklanarak, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-
İflas kararının kesinleşmesi üzerine anılan borçlu hakkındaki takipler ve hacizlerin İİK'nin 193/2. maddesi uyarınca düşeceği, dolayısıyla, dava konusuz kalacağından, istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nisbi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerekeceği, bu durumda, iflas kararı, istihkak davasının sonucunu doğrudan etkileyeceğinden mahkemece, iflas davasının sonucu bekletici mesele yapılarak oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davacı üçüncü kişi, dava dışı şirket ve ulaşılabilmesi halinde borçlu şirkete ait ticari defterler ile mahcuzlara ilişkin faturalar, kira sözleşmeleri ve kira bedeli ödemelerine ilişkin belgeler getirtilip, 2010- 2013 yıllarına ilişkin ticari defterler üzerinde araştırma yapılması gerekirse mahallinde keşif yapılmak suretiyle, mahcuzların demirbaş kayıtlarında yer alıp almadığı, davacının dayandığı faturaların ve kira sözleşmesinin ticari defterlere işlenip işlenmediği, mahcuzların sunulan kira sözleşmesi eki ve faturalarla karşılaştırılması, faturaların davacı 3. kişi defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, davacı ile borçlu arasındaki kira ilişkisinin gerçek bir kira ilişkisi olup olmadığı, kira bedeli ödemelerinin defter kayıtlarında yer alıp almadığının araştırılması, kira sözleşmesinin ilgili Vergi Dairesine bildirilip bildirilmediği ve şirketin kira parası, stopaj ödeyip ödemediğinin araştırılması, incelenen defterlerin açılış ve kapanış tasdikinin yapılıp yapılmadığı, defterlerin usule uygun tutulup tutulmadığı hususlarında uzman bilirkişi raporu alınması, bundan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak iddiasına konu alt kira sözleşmesinin temlik edildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı, alacağın varlığı hususunda yargılamayı gerektirir bir durum bulunmadığı, ipotek tarihinden önce noter de onaylanan temlik sözleşmesi ile alt kira bedellerinin davalı üçüncü kişiye temlik edildiği anaşıldığından, kira alacağının mülkiyet iddia eden üçüncü kişi elinde olduğunun kabulü gerektiği-
Somut olayda; istihkak davasına bakan mahkemece verilen ve dava sonuçlanana kadar paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir kararı, paranın alacaklıya ödenmesinden sonra verilmiş olup, sonuca etkili olmayacağı- Dolayısıyla icra dosyasında ödeme tarihi itibariyle herhangi bir yanlış veya fazla ödeme olmadığından İİK.'nın 361. maddesinin(fazla verilen paranın geri alınması) uygulama yeri bulunmadığı-
Kesinleşen ödeme emri tebligat tarihinin düzeltilmesi kararı ile birlikte geçerli bir haczin varlığından söz edilemeyeceğinden, "haczin İİK. 99 uyarınca yapılması talebine" ilişkin şikayetin ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emri borçluya haciz adresinde tebliğ edilmişse de, "borçlunun haciz mahallindeki işyerini kapatmasından sonra faaliyete başladığını" iddia eden üçüncü kişi, borçlunun haciz adresinden tahliyesine ilişkin karar sunmuş olup dinlenen tanıklar da bu hususu doğruladığından ve üçüncü kişinin -vergi dairesi kayıtlarına göre- haciz mahallinde faaliyete başladığı tarih, haczin üçüncü kişinin ticaret sicil adresinde ve borçlunun yokluğunda yapılması, haciz mahallinde bulunan belgelerin tek başına borçlunun üçüncü kişi işe birlikte burada faaliyetine devam ettiğini gösterir nitelikte olmaması, üçüncü kişinin, borçlu şirketin ortak veya yetkilisi olmaması karşısında, mülkiyet karinesinin davacı üçüncü kişi lehine olduğu ve davanın üçüncü kişi tarafından açılmasının da ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı- Mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği- Devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğu- "Davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğunu" iddia eden davalı alacaklı muvazaa iddiasını ve karinenin aksini ispat edebilecek yeterli bir delil sunmadığından, istihkak iddiasına ilişkin davanın kabulü gerektiği-
Üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin davada, Bölge Adliye Mahkemesince karar verildikten sonra dosya borcunun ödendiği, alacaklı tarafından yatırılan paranın teslimi ile hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği, cezaevi harcının yatırıldığı, dosyanın infazen kapatılmasına karar verildiği anlaşıldığından, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden de 6100 sayılı HMK'nin 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar verilmesi için kararın bozulması gerekeceği-
İstihkak davaları icra mahkemesinde görülen işler ivedi işlerden sayıldığından temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu- Takip borçlusu şirket hakkındaki iflas davasının sonucunda verilecek iflas kararı kesinleştiğinde, borçlu hakkındaki icra takipleri düşeceği için dava konusu haciz de ortadan kalkacağından, dolayısıyla dava konusuz kalacağından istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği, bu durumda, iflas kararı, istihkak davasının şartlarına doğrudan etki edeceği için mahkemece, iflas davasının sonucu bekletici mesele yapılarak oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davasının devamı sırasında, mahcuzların, alacağa mahsuben alacaklı tarafından ihale ile alınması hainde, davanın konusuz kalmayıp bedele dönüşeceği-