Ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrasının açık olması, duraksama yaratmaması, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarlarının açık olarak yazılması gerekeceği-
Davacı tarafından 22 ayar hasır set, 12 adet 22 ayar bilezik, 1 adet 18 ayar bilezik, 1 adet 14 ayar yüzük, 15 çeyrek altınların talep edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporunda 22 ayar set, 22 ayar 10 adet çeyrek, 22 ayar 5 adet bilezik ve 14 ayar 1 adet kolyenin tespit edilerek değerlerinin 15.680,00 TL olarak belirlendiği, mahkemece rapor esas alınarak karar verildiğinin anlaşıldığı- Davacının 14 ayar 1 adet kolye talebi olmamasına rağmen taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde hesaplamaya bu altın bedeli de dahil edilerek hüküm kurulmuş olması doğru görülmediği- Mahkemece yapılacak iş; davacının ziynet eşyası talebi yönünden taleple bağlılık ilkesi gözetilmek suretiyle infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulması gerektiği dikkate alınarak yeniden inceleme ve değerlendirme yapıp karar verilmesi gerekeceği-
HMK 26. maddesi hükmüne göre, mahkemenin tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlı olduğu- Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışı olduğu- Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemeyeceği- Öğreti ve uygulamada 'taleple bağlılık' olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanacağı- Somut olayda; davacının, dava dilekçesinde 3 adet toplam 75 gram 22 ayar adana burması bilezik, 2 adet toplam 36 gram 22 ayar baklava dilimi bilezik talep etmiş olmasına rağmen, mahkemece, bilirkişinin dosyaya sunulan fotoğraflar ve CD üzerinden yaptığı incelemeye göre 10 adet 22 ayar bilezik üzerinden yaptığı hesaba göre, bu haliyle talep aşılarak hüküm kurulmuş olduğu; o halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, 'taleple bağlılık' kuralına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmemiş olduğu- Mahkemece, hüküm altına alınan ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK.'nin 297. maddesine aykırı hüküm tesisinin doğru görülmediği-
Mahkemece, dava konusu ayıplı aracın teknik donanımını gösteren bilgi ve belgelerin (araç kataloğu, kitapçığı vb) temin edilerek bu araçtaki özellikler ile haczin yapıldığı tarihteki aynı marka ve model aracın yine teknik donanımını gösteren bilgi ve belgelerin (araç kataloğu, kitapçığı vb) getirtilerek (bilirkişi incelemesiyle) fiyata etkili teknik donanımlarının karşılaştırılması, bu suretle ayıplı araçta bulunmayan özelliklerin değerleri tespit edilip, bu karşılığın haciz tarihindeki (icra dosyasındaki değer belirleme tarihindeki) aracın değerinden mahsubu suretiyle ayıpsız araç yerine talep edilebilecek miktarın bulunması gerekeceği-
HMK 26.maddesi hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlı olduğu- Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışı olduğu- İİK.'nin 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekeceği- Ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarları açık olarak yazılması gerekeceği- Mahkemece; aynen iadesine karar verilen ziynetlerin her birinin değerleri ayrı ayrı belirtilmemiştir. Karar bu hali ile açık ve infaza elverişli olmadığı- O halde, mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktarları yanında değerlerinin de hükümde ayrı ayrı gösterilerek ve davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılması (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmeden taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK.'nin 297. maddesine aykırı hüküm tesisinin doğru görülmediği-
Mahkemece, makine mühendisi bilirkişiden rapor alınması doğru ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yaklaşık bir değer belirlenerek sübjektif ifadelere yer verildiği görüldüğünden, mahkemece, ilamda yenisi ile değiştirilmesine karar verilen ayıplı araç ile aynı marka ve model “0” km bir aracın , farklarının somut olarak tespiti, üstün ve eksik özelliklerinin ve parasal karşılıklarının belirlenmesi, “0” km yeni araçta bulunup da ayıplı araçta bulunmayan aksamın değeri düşülmek suretiyle, ayıplı aracın haciz tarihindeki (icra dosyasındaki değer belirleme tarihindeki) değerinin ne olacağı hususunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ilamda söz konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verildiğinin, borçlunun aracın mislinin ellerinde bulunmadığını icra müdürlüğüne bildirdiğinin anlaşıldığı, borçlunun ayıpsız aracın elinde olmadığını bildirdiği tarih itibariyle değerin tespitinin yapılması gerekeceği, bu tarihin de icra emrinin tebliği üzerine borçlunun ayıpsız mislinin elinde olmadığını bildirdiği tarih olduğu, ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilen takip konusu ilamdaki 2008 model aracın mislinin üretilmediği, fakat aracın üretimine devam edilmesi nedeniyle muadili olarak iadesi gereken tarihteki modelinin (2012 yılı) donanım farklarının tek tek ve fark miktarlarının neye tekabül ettiği de açıklanarak 2008 model araçta bulunmayan donanım farkları tutarı düşülerek iade konusu aracın değerinin belirlenmesi gerekeceği-
Takibe dayanak ilamda “Dava konusu aracın muadili olarak üretilen 0 kilometre aracın davalı şirketler tarafından davacıya verilmesine bu şekli ile ayıplı aracın misli ile değiştirilmesine...” şeklinde hükme yer verildiği, borçlu vekilinin, taşınır mal veya mislinin yedinde bulunmadığı yönünde beyanı olmadığı gibi haciz tutanağında; dava konusu taşıtın muadili olarak üretilen aracın borçlu iş yerinde bulunduğu tespitine yer verildiği, örnek 2 nolu icra emrini tebliğ alan şikayetçi-borçlunun kesinleşmeden icraya konulmuş olan işbu ilamın icrasını durdurmak için ilam konusu taşınır malı veya misli eşyayı depo etmediği dolayısıyla icra dairesinden mehil belgesi ve Yargıtay’dan icranın geri bırakılması kararı almadığı görüldüğünden, mahkemece, genel ilkeler ve İİK.’nun 24/3 maddesi gözetilerek, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken somut olayda uygulanma yeri olmayan aracın borçlu yedinde bulunmaması halinde yapılacak işlemlere ilişkin hükümler doğrultusunda şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlu vekili, icra mahkemesine başvurusunda, takibin devam edeceği miktara ilişkin icra memuru işlemini şikayeti yanında, ödeme itirazı ile işlemiş ve işleyecek faize yönelik talepte de bulunduğu halde, mahkemece anılan konularda inceleme ve değerlendirme yapılmadığının görüldüğü, mahkemece, ödeme itirazı, işlemiş ve işleyecek faizin iptali gerektiği yönündeki talepler hakkında da inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İcra müdürünün belirlediği taşınır değerinin şikayet konusu edilmesi halinde, icra mahkemesinin uzman bilirkişiden yardım alınmak suretiyle bu hususu denetleme yetkisine sahip olduğu- Mahkemece, dava konusu ayıplı aracın (2011 model) teknik donanımını gösteren bilgi ve belgelerin (araç kataloğu, kitapçığı vb) temin edilerek bu araçtaki özellikler ile haczin yapıldığı tarihteki aynı marka ve model (sıfır kilometre) aracın yine teknik donanımını gösteren bilgi ve belgelerin (araç kataloğu, kitapçığı vb) getirtilerek (bilirkişi incelemesiyle) fiyata etkili teknik donanımlarının karşılaştırılması, bu suretle ayıplı araçta bulunmayan özelliklerin değerleri tespit edilip, bu karşılığın haciz tarihindeki sıfır kilometre aracın değerinden mahsubu suretiyle ayıpsız araç yerine talep edilebilecek miktarın bulunması gerektiği-