Takibe konu alacağın dayanağı olarak sunulmuş olan Organize Sanayi Bölgesi Genel Kurulu'nun kararlarında şikayetçi borçlunun borcunun somut olarak belirlenmediği, borçlu aleyhinde tereddüde yer vermeyecek şekilde alacak miktarının kararda açık ve net olarak belirtilmediği, kararda borçlu olarak ismi dahi zikredilmediği, bu sebeple bu karara dayanarak 4562 s. Kanun'un 16. maddesi gereği borçlu hakkında ilamlı icra takibinin yapılamayacağı ve bu nedenle takibin iptaline karar vermek gerekeceği-
Şikayet konusu takip dayanağı ilamda açıkça alacağın “reeskont faizi ile tahsiline” karar verildiğinden alacağa 3095 sayılı Kanun'un 1. maddesinde belirtilen reeskont faizinin, T.C. Merkez Bankası'nın reeskont işlemlerinde uyguladığı iskonto oranı olduğunun kabul edilmesinin gerekeceği-
Dayanak ilamda hükmedilen faiz oranının ne şekilde uygulanacağı müphem olup, hangi faiz oranının ilama uygun olacağı konusunda tereddüt oluştuğu- Bu nedenle, alacaklı tarafa hangi faizin uygulanacağı konusunda ilamın tavzihi için, TC Merkez Bankası'nın karşılık yazıları ile birlikte dayanak ilamın ait olduğu Mahkemesinden ilamın tavzihinin sağlanması için süre ve imkan tanınması, ilamın tavzihinden sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece “konut kredisi sözleşmesinin geçersizliğine, bağımsız bölümün davacıya satışına ilişkin taşınmaz alım satımına dair ön protokolünde kredi sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle geçersizliğine, bağımsız bölümün tapusunun iptali ile tapunun davalı adına kayıt ve tesciline” karar verilmiş olması halinde “tapu iptali ve tescil kararı” kredi sözleşmesi ile taşınmaz satışına ilişkin ön protokolün geçersizliğinin doğal sonucu olduğundan, taşınmazın aynı tartışma konusu olmadığından, taraflar arasında taşınmazın aynı ile ilgili herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığından, bu ilamın icraya konulabilmesi için kesinleşmiş olmasına gerek bulunmadığı-
Kesinleşmeden takip konusu yapılamayacak olan ilamlar - Kesinleşmeden takip konusu yapılamayacak olan ilamların eklentilerinin (avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin) de takip konusu yapılabilmesi için, ilamın kesinleşmesi gerekeceği-
Takibe dayanak ilamda, ücret, ikramiye ve sosyal yardım alacağının toplu iş sözleşmesinde belirlenen ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, bu alacaklar yönünden, toplu iş sözleşmesinin belirlenen ödeme tarihi başlangıç alınarak birer yıllık devreler belirlenmeli ve bu devrelerde işletme kredisi faizini fiilen uygulamış bankaların uyguladıkları oranlar esas alınarak hesap yapılması gerektiği-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu- Borçlu tarafından icra mahkemesine başvurulduktan sonra, icra emri vekile tebliğ edildiğinden, “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şikayet tarihi itibariyle borçlu şikayetinde haklı olup, alacaklı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine” karar vermek gerekirken, mahkemece “haricen haberdar olan borçlu vekilinin icra mahkemesine süresinde başvurduğu” gerekçesiyle “istemin reddi ve vekalet ücretiyle yargılama giderlerinin borçluya yükletilmesine” karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun nafaka alacağı için işletilen faize ilişkin şikayetinin ilama aykırılık şikayeti olup, süresiz olarak her zaman ileri sürülebileceği-
Somut olayda; icra takibine konulan ilamda ''149,971TL alacağın davalı sigorta şirketleri yönünden sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline''şeklinde hüküm tesis edildiği,borçlu aleyhine başlatılan takipte ve Örnek 4-5 nolu icra emrinde ''sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere'' açıklamasının bulunmadığı, bu yönden icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-