E.tmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar adına çıkartılan tebligatın vekillerine yapılması gerekeceği-
Şikayetçi kendisini vekille temsil ettirdiği halde takipte icra emrinin vekile değil asile çıkarıldığı, borçlunun süreyi geçirerek icra mahkemesine başvurduğu, tebligatın usulsüz olduğunu belirtip hacizlerin terkinini istediği, bu durumda usulsüz çıkarılan icra emrinin iptal edilmesinde hukuki yararının da olduğu, o halde mahkemece icra emrinin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Muhatab tevziat anında adresinde kendisinin veya aile sakinlerinin şehirde olması nedeni ile tebliğ evrakının Teb. Kan. 21. maddesine göre muhtar imzasına teslim edilerek iki nolu ihbarname muhatabın kapısına yapıştırılarak tebliğ edilse ve imzadan imtina eden en yakın komşusuna haber verilse de borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı tevziat saatinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin saptanması gerekeceği, tebligatın bu haliyle geçersiz olup muhatabın tebligattan haberdar olması halinde tebligatın muteber sayılacağı-
Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı- Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu-
Satış ilanı tebliğine ilişkin tebligat parçası incelendiğinde; sadece borçlu adı, tebligat konusu ve Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebligatın çıkarıldığı yazılı olup, tebligatın hangi usulle ve kim tarafından yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve beyanın yer almadığı, yapılan işlemin Tebligat Kanunu 35. ve mülga Tüzüğün 55. maddesine uygun olduğundan söz edilemeyeceği, ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Davalının adres kayıt sistemine kayıtlı olan yerleşim yeri adresi ile davacının yerleşim yeri adresinin aynı olduğunun görüldüğü, kaldı ki davacı koca ile davalı kadın aynı iş yerinde de çalışmakta olup koca tarafından da davalının adresinin bilinmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligat, kadının bilinen en son adresine yapılacağına göre davalıya yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı-
Dava dilekçesinde" bir ay kadar önce evi terk ettiği" açıkça ifade edilen ve zabıta araştırmasında o adreste yaşamadığı belirlenen davalıya -aynı zamanda davacının da yerleşim yeri adresi olan adreste- Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatın geçerli ve usulüne uygun olduğunun kabul edilemeyeceği-
İpotek resmi senedinde geçen adres yetersiz yazılarak çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde ilanen tebligata esas alınamayacağı- Adresin meçhul olması halinde keyfiyetin, tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tespit edileceği, tebliğ çıkaran mercii, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine soracağı ve zabıta vasıtası ile tahkik ve tespit ettireceği- İlanen tebligatın başvurulacak son yol olduğu, adres araştırmasının geniş bir çerçeve içerisinde ele alınıp soruşturmanın çok yönlü yapılması (resmi ve hususi müessese ve dairelerden örneğin seçim kurullarından, vergi dairesinden araştırma yapılarak) ve bundan sonuç alınmaması halinde ilanen tebliğe gidilmesi gerektiği- Yalnızca Tapu Sicil Müdürlüğünden adres sorulmakla yetinildiğinden, borçlunun adresi zabıta marifetiyle tespit ettirilmeden ilanen tebligat yapılmasının isabetsiz olduğu- İİK. mad. 127 gereğince taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağının icra müdürlüğünce tarafların menfaatlerine en uygun gelen biçimde tayin edileceği (İİK. mad. 126/son; 114/2); satışa konu dosyada iki ayrı satış kararı mevcutsa, her iki satış kararındaki koşulların yerine getirilmesi gerekeceği, icra müdürlüğünce Türkiye genelinde 3 büyük günlük gazetelerin birinde satış ilanının yayınlanmasına karar verildiği halde bu kararın gereği yerine getirilmeden, başka bir gazetedeki ilana dayalı olarak satışın yapılmasının hatalı olduğu- Daha önce şikayetçi borçluya bila tebliğ dönmüş bir tebligat olmadan, doğrudan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ yapılmasının hatalı olacağı ve satış ilanı tebliğindeki bu usulsüzlüğün başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Borçlu şirketin tasfiye halinde olmasına karşın satış ilanının -tasfiye memuru yerine- doğrudan borçlu şirkete yapılmasının usulsüz olacağı, bu durumda borçluya satış ilanı usulsüz tebliğ edilmiş olacağından ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-