İcra kefaletinin Türk Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmaması nedeniyle icra emri gönderilemeyeceğine ilişkin şikayetin süresiz olarak yapılabileceği-
Kira sözleşmesi TBK m. 583'de belirtilen şekil şartlarına uyulmadan düzenlendiğinden davalı kefillerin kefaleti geçersiz olduğu- Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına dair Tebliğin yayımlanmasından sonra, kira sözleşmesinde USD olarak düzenlenen kira bedelinin Türk Lirası olarak belirlenmesine yönelik taraflar arasında bir mutabakat bulunmadığı uyuşmazlıkta, yerel mahkemece döviz cinsinden belirlenen kira bedeli usulünce Türk parası olarak yeniden belirlenerek davacı kiraya verenlerin talep edebileceği kira alacağı hüküm altına alınmışsa da; davalı şirket tarafından davaya konu edilen dönemde kira bedelinden daha fazlasının ödendiği yönünde ileri sürülen savunmanın da incelenmesi gerektiği-
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 23/02/2021 tarihli raporunda, inceleme konusu sözleşmenin 29.sayfasında; "...", "35.000", "Bin" ve "..." yazıları ile ...'nin mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların ...'nin eli ürünü olduğu, söz konusu sayfadaki diğer yazılar ile ...'nin mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla ...'nin eli ürünü olmadığı belirtildiğinden, asıl kefalet sözleşmesinin yazı kısmında "...", "35.000", "Bin" ve "..." yazılarının davacı tarafından yazıldığı diğer kısımların davacı tarafından yazılmadığının tespit edildiği bu durumda kefalet sözleşmesinin TBK 583. maddesinde belirlenen şekil şartlarına uygun düzenlenmediğinin tespit edildiği; davalı vekili kefil yönünden TBK'nun 583.maddesinde aranan şekil şartlarının mevcut olduğunu savunmuş ise de, takibe konu alacağa esas 03/11/2014 tarihli kefalet sözleşmesinin şekil şartlarının noksan olması nedeni ile kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı- Hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli olduğu; diğer taraftan davalı vekili Mahkemece kefalet sözleşmesinin imzalandığı 2014 yılına ait evrakların soruşturulması gerekmekte iken 2021 yılında alınan imza örnekleri ile inceleme yapılmasının açıkça hukuka aykırı ve yanlış olduğunu iddia etmiş ise de, sözleşmedeki el yazılarının kefalet sözleşmesinden önce imzalanmış olan ıslak imzalı belgelerdeki el yazıları ile de karşılaştırıldığı davalı vekilinin bu yöndeki itirazında da haklı olmadığı-
Konut ve çatılı iş yeri kiralarında kiracının taşınmazı tahliye etmediği veya tahliyeye ilişkin mahkeme kararı olmadığı takdirde, kira sözleşmesinin uzadığının kabulü gerekeceği, burada, kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılmasının yeterli olmadığı, anahtarın da kiraya verene teslim edilmesi gerekeceği, kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiraya veren tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün, kiracıya ait olacağı- Her ne kadar, ........... tarih ve ........... yevmiye no'lu ihtarname ve noter emanet tutanağına göre borçlunun kiralananı 11.05.2020 tarihinde tahliye ettiği, anahtarların ise alacaklı tarafından teslim alınmadığı, işbu nedenle de kiralanana ait 3 adet anahtarın alacaklı şirkete teslim edilmek üzere notere bırakıldığı, emanet tutanağının ise alacaklı şirkete tebliğ edildiği anlaşılsa da akabinde alacaklı yanca noterde düzenlenmiş 15/05/2020 tarihli cevabi ihtarname ile alacaklının keşide ettiği 12.05.2020 tarih ve 6957 yevmiye no'lu emanet tutanağının tebliğ alındığı ve işbu feshin kabul edilmediğinin bildirildiği görüldüğünden, kiralayan alacaklının; anahtarı almaktan kaçındığı ve sözleşmenin borçlular tarafından tek taraflı feshini kabul etmediği, bunun sonucunda da itiraza konu kira sözleşmesinde belirtilen dönem sonuna kadar muaccel olan tüm kira alacağını talep edebileceğinin kabulü gerekeceği- Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, somut olaya dair yapılan inceleme neticesinde; borçlu kefil .............’e ait itiraza konu kira sözleşmesinde sorumlu olduğu azami miktarı gösteren el yazısı ile yazılmış bir ifade bulunmadığı sonucuna ulaşılmışsa da, UYAP üzerinde yapılan inceleme neticesinde, yine aynı kira sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası ve eki olduğu belirtilen ve el yazısı ile yazılmış müşterek müteselsil kefalet sözleşmesi başlıklı bir belgenin de dosya içeriğinde mevcut olduğu, işbu belge altının ise tüm ilgililer tarafından imzalandığı görülmekle, 6098 sayılı TBK'nın kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583. maddesi gereğince kefalet sözleşmesi için şekil şartlarına aykırılıktan söz edilemeyeceği- Somut uyuşmazlığın değerlendirilmesinde, davacı/alacaklının talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabul edilmesi gerektiği, bu durumda ise İİK'nın 269/d maddesi delaletiyle uygulanması gereken aynı Kanun’un 68/son maddesinin ilk cümlesinde ifade olunan; "İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir..." hükmünün de uygulama yeri bulacağının anlaşıldığı, o halde Bölge Adliye Mahkemesi’nce, ‘davacının davasının kabulü ile anılan takip dosyasından her iki davalı borçlunun itirazlarının ayrı ayrı kaldırılmasına, takibin her iki borçlu yönünden devamına ve asıl alacağın %20'si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine’ şeklindeki ilk derece mahkeme kararının yerinde olduğu gözetilmek suretiyle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeDava ipoteğin fekki istemine ilişkindir...
İtirazın kaldırılması talebinin reddi ve itirazın kaldırılması kararlarının temyiz edilebilirlik niteliğinin tespitinde asıl alacak miktarının esas alınacağı- Direnme kararının verildiği 22.06.2022 tarihinde temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırı 107.090,00 TL olmakla uyuşmazlığa konu asıl alacak miktarı (90.495,55 TL) dikkate alındığında 2004 sayılı Kanun'un 364 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmadığı- "Borçlu vekilinin temyiz sebepleri gözetildiğinde uyuşmazlık konusu miktar toplam 90.495,55 TL asıl alacak ve asıl alacağın % 20'si oranında icra inkâr tazminatının ilişki olduğu, uyuşmazlık konusu değerin İİK m. 364/1'de belirtilen kesinlik sınırını geçtiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle cezai şart ve kâr mahrumiyeti alacaklarının davalı kefilden tahsili istemine ilişkin uyuşmazlıkta, gerçek kişilerce kişisel güvence verilmesine ilişkin başka ad altında diğer sözleşmelere de kefaletin şekline, ehliyete, eşin rızasına ilişkin hükümlerin aynen uygulanması gerektiği, sözleşmede her ne kadar davalının imzası mevcut ise de şekil şartının mevcut olmadığı, bu durumda davalının sözleşmenin kefili ya da garanti vereni durumunda olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Kira sözleşmesindeki kiranın yıllık ödeneceğine dair düzenleme karşısında borçlunun değişik tarihlerde kira ödemesi yapmasının ödeme tarihinin değiştirildiği anlamına gelmeyeceği- İstinaf dilekçesi ekinde sunulan ödeme dekontları ile takip konusu aylara ait kiraların ödendiğinin ve 30 günlük ödeme süresi içerisinde de takip konusu kiraların tamamının ödendiğinin ispatlanamadığı ve bu suretle temerrüdün oluştuğu- Takip konusu kira sözleşmesinde TBK 583'de düzenlenen şartların oluşmaması halinde kefiller yönünden itirazın kaldırılması isteminin adı geçen borçlular yönünden reddine, alacaklılar aleyhine takip konusu asıl alacak üzerinden %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık, davacının kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmelerindeki kefaletinin ve eş rızasının hukuken geçerli olup olmadığı hususuna ilişkindir...
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin el yazısı ile yazılmış bir ibare bulunmadığından, TBK.'nin 583. maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi de geçersiz olduğundan mahkemece davalı kefilin hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde adı geçen kefil hakkında da 'itirazın kaldırılmasına' dair karar verilmesinin hatalı olduğu-