Davalı erkeğin cevap dilekçesinde "eşinin fiziksel şiddetine maruz kaldığı" savunmasına dayanmadığı anlaşıldığı, ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun bir şekilde ileri sürülmeyen ve davalı tarafça dayanılmayan bu vakıanın, mahkemece kendiliğinden hükme esas alınmasına ve davacı kadına kusur olarak yüklenmesine imkân bulunmmadığı, tanıkların, tarafların ileri sürmediği, uyuşmazlık konusu olmayan bir vakıayı doğrulaması da hâkimi bağlamayacağı, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında gösterdiği delillerden davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığı, buna karşılık davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığından evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların her ikisi de kusurlu olmakla birlikte davalı erkeğin kusuru daha ağır olup, belirlenen bu kusur durumuna göre de davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiği-
Dava dilekçesinde sadece manevi tazminat talebinde bulunan davacının, ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasında, (TMK. mad. 174/1 kapsamında) maddi tazminat talebinin bulunmasının "iddianın genişletilmesi" niteliğinde olacağı- Bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, davacının dava ya da ikinci cevap dilekçesi ile istemediği maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına”  şeklinde karar verilmesi gerektiği- "HMK'nın 141. maddesinin maddi vakıalara ilişkin olduğu, boşanmanın ferisi niteliğindeki taleplerin nispi harca tabi olmadan her aşamada istenebileceği" şeklindeki görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Mahkemece düzenlenecek kısa ve gerekçeli kararlara ilişkin hüküm fıkralarında, Özel Daire bozma kararına hangi açılardan uyulup hangi açılardan uyulmadığının hüküm fıkrasını oluşturacak kalemler yönünden tek tek ve anlaşılır biçimde kaleme alınması, varsa hükmedilen miktarların doğru ve çelişki oluşturmayacak biçimde ortaya konulması; kararın gerekçe bölümünde de bunların nedenlerinin ne olduğu ve bozmanın niçin yerinde bulunmadığı ve dolayısıyla mahkemenin bozulan önceki kararının hangi yönleriyle hukuka uygun olduğunun açıklanması gerektiği- Yerel mahkemece direnmeye konu kısa kararda "Yaşanan olaylarda davalı-davacı kusurlu kabul edildiğinden boşanmanın eki niteliğindeki 150000 TL manevi tazminat talebinin reddine" şeklinde davalı karşı davacı kadının kusurlu olduğundan bahsetmek suretiyle hüküm kurulmuş iken, gerekçeli kararda “Davalı-davacı tarafın sübut bulmayan boşanmanın eki niteliğindeki 150.000 TL manevi tazminat talebinin reddine.” denilmek suretiyle bu kez kusur belirlemesinden söz edilmeksizin manevi tazminat istemin sübut bulmadığı gerekçe gösterilerek kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olması nedeniyle, kararın usulden bozulması gerektiği-
Davalı kadın, boşanma davasından önce açtığı bağımsız tedbir nafakası davasından feragat etmekle tedbir nafakası isteğinden geriye dönük olarak vazgeçmiş olduğundan, tedbir nafakası istemediği yönünde iradesini bildiren davacı yararına iradesinin aksine dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilemyeceği, ancak tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğinde olduğundan, feragat tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi gerektiği-
TMK. mad. 168 gereğince, boşanma ve ayrılık davalarında eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinin yetikli mahkeme olduğu- Aksi kanıtlanıncaya kadar merkezi adres kayıt sisteminde kayıtlı olan yerleşim yerine ilişkin beyana geçerli olduğu- Nüfus kaydında davacının yerleşim yerinin "... Bafra" olduğu anlaşılmakta olup, davacı kadının daha önceden Almanya'da yaşaması veya ayrılığın ardından Almanya'ya geliş gidiş yapmasının, yerleşim yerinin Bafra olmadığının kabulü için yeterli olmayacağı-
Artık değere katılma alacağı isteği-
Davalı-davacı (kadın)'ın da kocasına basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde fiziki şiddet uyguladığı, "geri zekalı, hayatımdan çık git, seni istemiyorum" diyerek eve almadığı anlaşıldığından, bu hale göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadın da kusurlu olup, kocanın da boşanma davası açmakta haklı olduğu ve kocanın boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında sonradan meydana gelen değişiklikler sebebiyle yoksulluk nafakasının kaldırılması şartları oluştuğuna göre, kadın yararına daha önce hükmolunan yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, kadının emekli olduğu tarihten geçerli olacak şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılmasının hatalı olduğu- Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanamayacak derecede bozulmuşsa, tarafların; artık o akitle bağlı tutulmayacağı ve değişen bu koşullar karşısında Türk Medeni Kanununun 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilecekleri- Tarrafların anlaşmalı olarak boşanmalarına ilişkin kararın 27.04.1999 tarihinde kesinleştiği gözetilerek, tarafların açtıkları davaların tarihine kadar geçen süre de dikkate alındığında, tarafların anlaşmalı boşanma protokolünü düzenledikleri tarihteki ve açtıkları dava tarihlerindeki sosyal ve ekonomik durumlarının emekli maaş bilgileri ilgili kurumdan istenerek araştırılması, boşanma protokolünde anne ile birlikte yaşayacağı belirtilen ortak çocuğun halen anne ile birlikte yaşayıp yaşamadığının tespit edilmesi, tarafların olağan yaşam gereksinimlerinin ve kadına ait olduğu belirtilen taşınmazın edinilme tarihinin detaylı olarak belirlenmesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 138. maddesinde düzenlenen aşırı ifa güçlüğüne dayanan uyarlama istemi yönünden davalı-davacının talebinin değerlendirilmesi ve gerçekleşecek sonucu uyarınca hakkaniyet ilkesi de gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği-
İştirak nafakasının kaldırılması ve boşanma protokolünün çocuğun eğitim ve sağlık masraflarının baba tarafından karşılanacağı ile ilgili maddesinin iptaline ilişkin taleplerin her birinin ayrı ayrı harca tabi olduğu-
İştirak nafakasının kaldırılması ve boşanma protokolünün "çocuğun eğitim ve sağlık masraflarının baba tarafından karşılanacağı" ile ilgili maddesinin iptali isteklerin her birinin ayrı ayrı harca tabi olduğu-