Hiç kimse kendi yararına dava açmaya zorlanamayacağına (HUMK. 79) göre, “bir kimsenin dava hakkını kullanmaması” şeklindeki olumsuz davranışının, hakkın kötüye kullanılması" (MK.2) olarak nitelendirilemeyeceği–
Evlilik birliğini terk etmiş olan eşe, eve dönmesi için mahkeme vasıtasıyla ihtar gönderen eşin, önceki olayları hoşgörü ile karşılamış sayılacağı ve ihtardan önceki olaylara dayanarak boşanma davası açamayacağı–
Tedavisi imkânsız vücut ve özellikle ağız kokusunun evlenmeden önce mevcutsa evlenmenin feshine konu olacağı, evlenmeden sonra olu-şan vücut (ve ağız) kokusunun ise tedavisinin mümkün olmaması halinde, boşanma nedeni olamayacağı–
Kocasının kendisini başkası ile aldatması üzerine, ona bıçak çeken kadının «daha ağır kusurlu» sayılacağı ve kocanın istemi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekeceği–
Eşler arasında, evlenme tarihinden itibaren -psikolojik nedenlerle de olsa- sağlıklı biçimde cinsel ilişkinin gerçekleşememesinin, evlilik birliğini temelinden sarsacağı (bu durumda taraflardan birine tam kusurun yüklenemeyeceği) ve bu nedenle boşanmaya karar verilmesi gerecekeği–
«Zina» olayı, «şiddetli geçimsizliğe» de neden olacağından, davacının dilerse MK. 161’e dilerse MK. 166’ya göre dava açabileceği veya bir iki haktan her birini ayrı ayrı dava konusu yapabileceği yahut bunları birlikte aynı dava içinde -iki boşanma nedeni olarak- ileri sürebileceği–
Boşanma davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakime geniş takdir hakkı tanındığı, tarafların bir dava üzerinde serbestçe hareket etme imkanına sahip olmadığı– Boşanma davalarında hakimin kanıtları serbestçe -ancak, objektif esaslara dayanarak- değerlendirilebileceği– Mahkemece maddi olayların takdirinde hataya düşülmesi halinde, hükmün Yargıtay’ca bozulacağı–
Kadının -kocasının izni olmadan- erkek olan iş arkadaşlarını kocasının evde bulunmadığı sırada eve misafir etmesinin, kocasının güven duygularını zedeleyeceği–