Her iki tarafın da birliğin mutluluğunu sağlama konusunda özveride bulunmadıkları bu husustaki yasal yükümlülüklerine (TMK.m.185/2) aykırı davrandıkları, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasında tarafların açıklanan kusurlu tutum ve davranışlarının aynı oranda etkili olduğu görüldüğünden, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabul edilmesinin gerekeceği ve bu sebeple, davalı kadın da boşanma davası açmakta haklı olduğundan, kadının karşı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddinin doğru olmadığı - Karşı boşanma davası hakkında, bu yönde hüküm kurulmak, aynı sebeple incelenebilir hale gelen, davalı-davacı (kadın)'ın, maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası, vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından buna göre yeniden hüküm tesis edilmek üzere; karşı boşanma davası hakkındaki hükmün bozulmasının gerektiği-
Mahkemece davalı-karşı davacı kadının daha fazla kusurlu bulunması doğru olmadığı gibi, eşit kusur halinde manevi tazminata karar verilemeyeceği halde, davacı-karşı davalı koca yararına manevi tazminat takdiri de doğru olmadığından, bozmayı gerektirdiği-
Dinlenen davacı-davalı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olup, bu itibarla kocanın boşanma davasının reddi gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı-karşı davacı (kadın) tamamen kusurlu olup, Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi koşulları oluşmadığı gibi Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları da oluşmadığından, davalı-karşı davacı (kadın) yararına maddi tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğundan, eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile isteğin reddinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilecek yerde yetersiz gerekçe ile davaların reddinin doğru olmadığı-
Davalı kocanın davacı eşine eve dönmesi için ihtar gönderdiği, ihtarla önceki olayları affetmiş sayılacağı değerlendirilerek evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, davalı kocanın tam kusurlu olduğu-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup, olayların akışı karşısında davacı-davalı kadın da dava açmakta haklı olduğundan, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı kadının boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı-