Retle sonuçlanan davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve bu arada kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir maddi bir hadisenin varlığının kanıtlanamadığı, davacı tanıklarının da beyanlarında geçen olayların retle sonuçlanan davadan önceki olaylar olup yeni açılan boşanma davasında esas alınamayacağından bu husus göz önüne alınıp davacı-davalı (koca)'nın boşanma davasının reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektireceği-
Boşanmaya neden olan olaylarda davacı koca daha ziyade kusurlu olduğundan, tarafları eşit kusurlu gösteren gerekçenin değiştirilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan, boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
Boşanma davasında üç yıllık fiili ayrılık süresinin kesin hükmün sonuçlarını doğuran feragatten itibaren hesaplanması gerekeceği-
Boşanmaya neden olan olaylarda, her iki taraf da kusurlu olduğundan ve evliliğin devamında yarar kalmadığından boşanmaya karar verileceği-
Boşanma davasının reddi kararı üzerinden üç yıl geçmesine rağmen, ortak hayat yeniden kurulamadığından boşanmaya karar verileceği-
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsılmış ve bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden, bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-