Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı-davacı kadının eşine bıçak çektiği, buna karşılık davacı-davalı kocanın da sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı; gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı koca daha ziyade kusurlu olup, davalı-davacı kadının da dava açmakta haklı olduğu-
Davalı kocanın güven sarsıcı davranışlar sergilediği, birlik görevlerini ihmal ettiği, davacı kadına sürekli hakaret ettiği, ailesine ilgi göstermediği ve davacı kadını istemediğini bildirdiği, davacı kadının ise davalı kocasına hakaret ettiği; gerçekleşen bu durumda boşanmaya neden olan olaylarda davalı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Özel boşanma sebeplerine dayalı dava hakkında genel boşanma sebeplerinden olan 'evlilik birliğinin temelinden sarsılması' sebebine dayalı karar verilemeyeceği-
Boşanma davasında tarafların her ikisinin de kusurlu olmasına rağmen kadının davasının kabul edilip kocanın da dava açmaya hakkı olduğu halde davasının reddedilemeyeceği-
Davalı kocanın eşine bağımsız ev temin etmediği, 18 kişiden oluşan akrabaları ile yaşamaya ve onlara hizmet etmek zorunda bıraktığı, davacı kadının da eşini sevmediğini söyleyip eşinin anne babasına oğullarını evlendirmelerini söylediği, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olaylarda, her iki tarafın eşit kusurlu olduğu; hal böyle iken davalı kocanın tam kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının maddi tazminat isteğinin kabulünün doğru görülmediği-
Boşanma davasında kocanın karısını ailesiyle yaşamaya zorlaması ve hakaret etmesinin ortak hayatı çekilmez hale sokacak derecede bir neden olduğu-
Davalı-davacı kocanın eşine fiziki şiddet uyguladığı; davacı-davalı kadının ise, güven sarsıcı davranışlar içine girdiği, ailesiyle birlikte davalı-davacı kocaya saldırıp, küfür ettikleri; bu durumda evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda, her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, kocasına göre davacı -davalının (kadın) daha ağır kusurlu olduğu taraflar arasındaki olayların yıkıcı etkisi ve her iki tarafında boşanma isteğiyle dava açmış olması karşısında; davacı-davalı kadının davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluştuğu gözetilerek; davacı-davalı kadının davasının da kabulü gerekeceği-
Davalı vekilinin görüşmenin anlaşmayla sonuçlanmadığını bildirmesi karşısında dinlenen davalı tanığının tarafların barıştıklarına ilişkin soyut nitelikteki beyanına değer verilemeyeceği-
Boşanmanın fer-i niteliğinde bulunan maddi-manevi tazminat talep edildiğinde olumlu veya olumsuz hüküm kurulması gerekeceği-
Akrabalık veya diğer bir tür yakınlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılmayacağı; dosyada, tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da olmadığından yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalının eşine fiziksel şiddet uyguladığı, onu baba evine bırakıp bir daha ilgilenmediği; buna karşılık davacı kadının da eşine ve kayınvalidesine fiziksel şiddet uygulayıp, evliliğini istemediğini beyan ettiği bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-