Davacı kadın, açtığı dava ile Türk Medeni Kanununun 162 ve 166/1 maddesine dayalı boşanma, maddi ve manevi tazminat ile nafaka isteminde bulunmuş, davalı koca ise açtığı dava ile Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesine dayalı boşanma, maddi ve manevi tazminat ile nafaka isteminde bulunmuş olup; koca tarafından açılan ve halen görülmekte (derdest) olan boşanma davası ile, temyize konu olan, kadının açtığı boşanma davası arasında bağlantı bulunduğundan; kocanın boşanma dava dosyasının, kadının açtığı dava dosyası ise birleştirilerek, her iki davanın birlikte incelenmesi gerekeceği-
Kocanın mahkemece kabul edilen kusurlu davranışları yanında "eşini istemediğini, eşyalarını toplayarak gitmesini" söylediği, kadın da eşi ve annesine hakaret edip eşinin ailesiyle görüşmek istemediğinden boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafta kusurlu olmakla birlikte kocanın, kadına göre daha fazla kusurlu olduğu-
Boşanma davasında davacı kadının, temyiz dilekçesi ile davadan feragat ettiği, bu hususun gözetilerek bir karar verilmesinin gerektiği-
Kadının eşine bağırarak konuştuğu, kocanın ise eşinin ailesine hakaret ettiği, eşinin iş arkadaşından, eşinin işten çıkarılmasını istediği, eşine bağırarak konuştuğu, eşiyle cinsel ilişkiye girmekten kaçındığı; gerçekleşen bu olaylara göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kocanın daha ziyade kusurlu olduğu-
Ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunmadıkça ayrılığa karar verilemeyeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olan taraf yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Kadının sadakatsiz davranışlar içine girdiği; kocanın da boşanma davası açıldıktan sonra eşine fiziksel şiddet uyguladığı; dava açıldıktan sonra gerçekleşen kusurlu davranışlar, bu davada hükme esas alınamayacağından ve bu olay dışında davacı kocaya kusur olarak yüklenecek başkaca bir davranışın varlığı da ispatlanamadığından, kadının boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu-
Kocanın eşine ve onun annesine hakaret ettiği, eşinin ailesinin müşterek eve gelmelerini istemediği ve eşini kovduğu anlaşıldığından; taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Davalı ağır kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı kadının kabul edilen kusurlu davranışlarına karşılık, davacı kocanın da güven sarsıcı davrandığı ve eşini baba evine götürüp bıraktığı anlaşıldığından; boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Davalı-davacı koca Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi gereğince fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası açmış, tarafların kocanın retle sonuçlanan boşanma davasından sonra bir araya gelmedikleri kanıtlanmış olup, mahkemece davalı-davacı kocanın Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine dayalı davasının da kabulünün gerekeceği-