Davalı kadının eşine yönelik hakaret ve aşağılamalarına, evden kovması ve istemediğini söylemesine karşılık, davacı kocanın eşine ve ailesine hakaret ettiği, aşağıladığı, beddua ettiği, aşırı cimri davranışlarda bulunup kısıtladığı, eşinin hastalığı ile ilgilenmediği ve fiziksel şiddet uyguladığından daha fazla kusurlu olan davacı kocaya, davalı eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığı dikkate alınarak, maddi ve manevi tazminat isteyen tarafın boşanmaya yol açan olaylarda eşin diğerinden daha ağır ya da eşit kusurlu olmadığı-
Ziynet alacağının, boşanma davasının eki niteliğinde olmadığı ayrıca nispi harca tabi olduğu-
Davalının hasta haldeyken eşini terk ettiği, "ben onunla parası için evlendim" şeklinde sözler söylediği ve evlilik birliğine ilişkin yasal görevlerini yerine getirmediği anlaşıldığından; davalının Türk Medeni Kanununun 181. maddesi uyarınca kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Koca hakkında 4320 sayılı Yasa nedeni ile verilen karar değerlendirildiğinde, davalı kocanın, davacı kadın ve müşterek çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı, evlilik birliğine ait görevlerini yerine getirmediği, evden kovduğundan; , boşanmaya (TMK.md. 166/1) karar verilmesinin gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, eşine sürekli hakaret edip, eşinin fiziksel kusurları nedeniyle eşini toplum içinde aşağılayan, eşini istemediğini söyleyen, eşinin hastalığıyla yeterli düzeyde ilgilenmeyen davalı koca, eşinin yeğeninin düğününe gitmeyip onu zor durumda bırakan, sık sık küslük çıkartan davacı kadına oranla daha fazla kusurlu olduğu-
Kocanın eşini Atça beldesine bırakarak uzun yıllar aramayıp, birlikte yaşamaktan kaçındığı ve evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevlerini yerine getirmediğinden; bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, kadının boşanma davasının da kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının maruz kaldığı fiziki şiddet sebebiyle adli makamlara herhangi bir şikayette bulunmamış olması, raporla tespit edilen şiddet bulgularını ortadan kaldırmadığı ve aleyhine yorumlanamayacağı-
Kocanın eşine manevi anlamda bağımsız konut temin etmediği, eşini ailesi ile birlikte yaşamaya zorladığı, eşine çocuğu elinden alıp baba evine göndereceğini söylediği, aralarında çıkan tartışma sonucu eşini eve almak istemediği, davalı-karşı davacı kadının ailesini arayarak kızlarını almalarını istediği, kadının ise hastalığı nedeni ile tedavi için hastaneye yatmayı kabul etmediği, tedaviden kaçındığı, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kocanın ağır, kadının az kusurlu olduğu ve kocanın davası bakımından TMK.’nun 166/2 koşullarının oluştuğu-
Her iki tarafında birbirlerinin tüm kusurlarını affettikleri veya en azından hoşgörü ile karşıladığı, yine kocanın, barışıp bir araya geldikten sonra açtığı davada, kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir yeni bir olayı da kanıtlayamadığı, bu nedenle affedilen olayların boşanma nedeni sayılamayacağı-