Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmadığı, daha fazla kusurlu bulunan tarafın da dava açma hakkı bulunduğu, bununla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesinin gerekeceği-
Birbirleri ile çelişmemesi durumunda, aynı davada birden fazla boşanma sebebine dayanılmasının mümkün olduğu-
Boşanma davasında kusur durumları belirlenirken daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusurların yanında, fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınmasının gerekeceği-
Boşanma davasını daha fazla kusurlu olan tarafın da açabileceği, ancak tamamen kusurlu olan eşin boşanma davası açamayacağı-
Karşılıklı boşanma davası olup davalı-davacı kocanın boşanma davası hakkında da karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan, boşanmaya karar verileceği-
Mahkemece af niteliğinde olduğu kabul edilen olaylardan sonra, davacı-davalı kocanın birlik görevlerini ihmal etmesine karşılık, davalı-davacı kadının da güven sarsıcı davranışlar içine girip birlik görevlerini ihmal ettiği; bu nedenle boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kadının eşine göre daha fazla kusurlu olduğu; taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği-
Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekeceği; çünkü böyle bir düşüncenin, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşeceği-