Gerekçeli kararla hüküm fıkrasının uyumlu olması gerektiği gözetilerek, HUMK'nun 388 ve HMK'nun 297. maddelerine uygun olarak, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm kurulması gerekeceği-
Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekli olup; aksinin kabulünün mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve yasalarda yer alan açık kurallara da aykırılık oluşturacağı-
Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 381/2 maddesi uyarınca kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlış da olsa, buna uygun düzenlenmesi gerekeceği, yanlışlık ancak temyiz yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebileceği, tefhim edilen kararla gerekçeli karardaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olacağından, mahkemece, 10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturulması gerektiği-
Davacı-davalı kadın yararına takdir edilen manevi tazminata boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/5. maddesi, hükmün sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer, birer, açık , şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, gerekçeli kararın da kısa karara uygun düzenlenmesinin zorunlu olduğu (HUMK. md. 381/2)-