İşçinin, devamsızlık yaptığı belirlenen günlerde izinli ise ya da devamsızlığı haklı bir nedene dayanmakta ise işine devam etmemiş olsa bile iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile feshedilmesinin mümkün olmayacağı, devamsızlığı haklı kılan nedenlerin ise önceden sayımı ve tespiti mümkün olmayıp, her somut olayın özelliğine göre belirlenmesi gerektiği- İşçinin devamsızlığına dayanak yaptığı olayın, haklı nitelik taşıyıp taşımadığı, olayın mahiyeti, işçinin içinde bulunduğu durum, işyerinin özellikleri ve gerekleri, gelenekler gibi hususlar dikkate alınarak objektif iyiniyet kurallarına göre tespit edilmesi gerektiği- Devamsızlığın haklı bir nedene dayandığını ileri süren işçinin, bunu ispatla yükümlü olduğu- Davacı sabit olan devamsızlığını haklı kılacak bir mazeret veya sağlık raporu sunmadığına göre davalı işverence devamsızlık sebebiyle iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayanmakta olup kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiği, davacının işten çıkışının kod 3 (istifa) ile Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilmesinin, sigorta primlerinin ödenmesi ve bordroların imzalı olmasının sonuca etkili bulunmadığı- "Davacının işten ayrıldığı tarih itibarıyla ödemeyen işçilik alacakları bulunduğundan kıdem tazminatı talebinin kabulü gerektiği" ve "Davalı işverenin haklı feshini gösteren bir vakıa ve delil bulunmadığı, davacının çalışma şartlarında esaslı değişiklik niteliğinde olan ücretsiz izin konusunda yazılı onayının olmadığı, bu durumun esasen işveren feshi olmakla birlikte mahkeme ile Özel Daire arasında iş sözleşmesinin davacının feshettiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığından ücretsiz izin uygulaması iş şartlarında esaslı değişiklik teşkil ettiğinden işçiye haklı nedenle fesih hakkı verdiği, buna göre de ücretsiz izni kabul etmeyen davacının haklı nedene dayalı feshi söz konusu olup kıdem tazminatına hak kazandığı" değişik gerekçe ile bozmaya dair görüşlerin HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Avansın (TBK 406/son) istenebilmesi için zorunlu bir ihtiyacın bulunması, işverenin avansı hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda bulunması ve işçinin hizmetiyle hak ettiği günlerin toplamı kadar avans talep edebilmesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği- Davacıya yapılan ödemenin ücret alacağına mahsuben ödenen avans olmayıp iade edilmek üzere verilmiş borç (ödünç) olduğu- Genel müdür olan davacının işyerindeki konumu, işveren vekili sıfatıyla elinde bulundurduğu yetkiler, iş yaşamının gerekleri, genel müdür olarak çalışmaya başladıktan iki gün sonra tarihinde yapılan ödemenin davacının ücretinin yaklaşık dört katı olması ve davacının iş sözleşmesinin feshedildiği tarihine kadar kendisine ödenen parayı elinde bulundurduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının fesih tarihine kadar geçen süreç içerisinde kendisine ödenen parayı iade etmeyerek ve ayrıca bu amaca yönelik iradi bir davranışta da bulunamayarak doğruluk ve bağlılığa aykırı hareket ettiği- Davacının eylemi neticesinde taraflar arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı, davacının doğruluk ve bağlılığa bu aykırı davranışı sebebiyle İş K. m. 25/(II)-(e) uyarınca davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği- "Davacıya YK kararı doğrultusunda ödeme yapıldığı, davalı işverenin yapılan ödemeyi davacının ücretinden mahsup etme imkânı varken iş sözleşmesinin feshi yoluna gitmesinin son çare olması gerektiği, aksine kabulün ölçülülük ve orantılılık ilkeleriyle bağdaşmadığı, davalı işverence iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Bozma sonrasında Mahkemece (3) numaralı bozma sebebine uyulmasına, karşı davanın reddi gerektiğine ilişkin (2) numaralı bozma sebebine ise direnilmesine karar verilmiş ve taleple bağlı kalınarak 2.100,00 TL ihbar tazminatı hüküm altına alınmış olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise karşı dava yönünden ihbar tazminatı brüt 3.835,86 TL, net 3.231,37 TL olarak hesaplanmış olduğundan ve direnmeye konu miktar direnme kararının verildiği 19.10.2022 tarihinde geçerli temyiz kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL'nin altında olduğundan davacı-karşı davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmesi gerektiği-
Kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olamayacağından bu alacaklar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Belirsiz alacak davasında hüküm altına alınan miktarın, temyiz edilebilirlik sınırının altında olması nedeniyle karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı- Aynı görüşte: HGK. 09.11.2021 T. E: 2021/(19)11-758, K: 1356
İşçilerin servis güzergâhının değişikliği sebebiyle işe gitmemelerinin, işyerine ulaşım olanağının ortadan kalkmadığı dikkate alındığında fiili bir imkânsızlığın oluşmadığı, dolayısıyla sözleşmelerinin, çalışma koşullarının uygulanmaması sebebiyle işçiler tarafından işe gitmemek suretiyle eylemli fesih yoluyla sona erdirildiği, işverence devamsızlık tutanağı tutulan günlerde sözleşmeleri zaten sona ermiş olduğundan devamsızlık nedenine dayalı işveren feshinden söz edilemeyeceği, çalışma koşullarının işveren tarafından uygulanmaması sebebiyle işçiler tarafından yapılan eylemli feshin haklı nedene dayandığı anlaşılmakta ise de; haklı nedenle olsa dahi sözleşmesini sonlandıran tarafın ihbar tazminatı hakkı bulunmadığı-
Kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacakları talebine ilişkin alacak davada ilk derece mahkemesince aldırılan bilirkişi hesap raporunda, davacının fazla mesai ücret alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının olmadığı tespit edilse de, bilirkişi tarafından bu alacak kalemleri yönünden denetime elverişli olmayacak şekilde, davacıya davalı işverenlikçe tahakkuk ettirilip ödenen fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarından daha fazla mesai yaptığı konusunda bir tespit ve hesaplama yapılamadığından bu alacak kalemleri yönünden davanın reddine karar verildiği ancak hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda, denetime elverişli olmayacak şekilde, hesaplama yapılmadan fazla mesai ücret alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı yönünden davacının alacağının olmadığının tespit edilmiş olması bir eksiklik ise de, söz konusu bilirkişi raporuna karşı ilk derece mahkemesi yargılaması aşamasında, yasal süresi içerisinde davacı tarafça bu yönden açıkça bir itirazda bulunulmadığı ve ayrıca, istinaf dilekçesinde de bu hususta açık ve net bir istinaf sebebi ileri sürülmediğinden davacının fazla mesai ücret alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmediği-
İş sözleşmesini haklı nedenle fesheden tarafın ihbar tazminatı isteminin kabulüne ilişkin davada, haklı fesih nedenine rağmen işçi ya da işverenin, kanunun ilgili maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içinde fesih yoluna gitmemeleri halinde sonraki fesihlerde karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğünün doğduğu, ihbar tazminatı iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmayacağı, işçinin emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi nedenlerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkının bulunmadığı, anılan fesihlerde işverenin de ihbar tazminatı talep edemeyeceği-
İşçinin davranışlarına dayanan feshin gerçekleşebilmesi için, işçinin somut olarak tespit edilmiş sözleşme ihlali nedeniyle, işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar görmesinin şart olduğu, davalı işverence, işyerinde çalışan işçilere indirimli araç satışı uygulaması yapıldığı, söz konusu indirimli araç satışı imkânından faydalanan işçilerden indirimli araç alma hakkının üçüncü kişilere menfaat sağlamak için kullanılmaması veya bir yıl dolmadan alınan aracın üçüncü kişiye satılmamasına yönelik yazılı taahhütname alındığı, uyuşmazlık konusu dosyalarda davacı işçilerin bu taahhüde aykırı davrandıklarının tespit edilmesi üzerine işverence sözleşmeye aykırı davrandıkları, doğruluk ve bağlılığa uymayan eylemde bulundukları gerekçesi ile sözleşmelerinin feshedildiği, ancak, davacı işçilerin imzaladığı taahhütnamede; işçinin taahhüde aykırı davranmasının yaptırımının da düzenlendiği, söz konusu düzenleme uyarınca, taahhüde aykırı davranılması hâlinde işçinin topluluk indirimi uygulaması kapsamından çıkarılacağı ve bir daha topluluk indiriminden faydalanamayacağı hususunun kararlaştırıldığı, bu nedenle, davalı işverence topluluk indirimi taahhütnamesine aykırı eylemde bulunan davacı işçinin sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğinin kabul edilmesinin isabetli olmadığı-
9. HD. 23.11.2022 T. E: 12121, K: 15089
9. HD. 10.11.2022 T. E: 11620, K: 14772