İtirazın iptali davası sonucunda mahkemece BK. 104/son’a (şimdi; TBK. mad. 121/3) aykırılık teşkil edecek şekilde «faize faiz yürütülmesine imkân verecek şekilde» karar verilemeyeceği–
Görevli İstanbul Barosu Hakem Kurulunca itirazın iptali kararı verilmedikçe takibin devamına olanak bulunmadığından haciz işleminin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Faturalara konan «vâde farkı» niteliğindeki «finansman maliyeti»nin ancak taraflar arasında yapılmış olan sözleşmede kararlaştırılmış veya bu konuda bir teamülün oluşmuş olması halinde istenebileceği–
Mahkemece asıl alacak ödenmiş olmakla davanın konusuz kaldığı dikkate alınarak bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, gecikme faizi ve masraflar yönünden ise esas hakkında karar verilmesinin gerekeceği-
Kiracı durumundaki davalı su abonesinin, hizmet alma ihtiyacının tahliye yüzünden artık ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi ve hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak kiralanandan ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak, kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanımış olması dahi, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı, dolayısıyla da, sonuçlarına katlanılması gereken bir davranış olduğu-
Ödeme emrine «veli», «vasi» veya «mirasçı» tarafından itiraz edilmiş olması halinde inkar tazminatına hükmedilebilmesi için bunların kötüniyetli olduklarının isbatı gerektiği–
Davacı banka tarafından gönderilen «hesap kat ihtarı»nın, davalı kefile usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması halinde, davalı kefilin takip tarihi itibariyle temerrüde düşeceği ve sorumlu olacağı borç miktarının kefalet limiti ile sınırlı olup, bu miktara takipten sonra işleyecek temerrüt faizi ve faizlerinin eklenebileceği–