E. yazılı olarak düzenlenmiş ancak keşide yeri bulunmayan belgenin havale hükmünde olduğu, senedi elinde bulunduran davacının sadece bu senede dayanarak hak iddia edemeyeceği–
BK. 486 uyarınca adi kefilin sorumluluğunun «akitten sonra borçlunun iflas etmiş» veya «borçlu hakkında yapılmış takiplerin alacaklının kusuru olmaksızın sonuçsuz kalmış» veya «borçluya karşı Türkiye’de imkansız hale gelmiş olması»na bağlı olduğu– (Not: TBK.'nun 585. maddesinde ise, eski kanunda sayılanların yanında 'borçluya konkordato mehli verilmiş olması' hali de eklenmiştir.)
Alacağın dayanağını oluşturan yabancı mahkeme kararının tenfiz koşulları oluştuktan sonra takip konusu yapılabileceği–
Olumsuz tespit davasında ileri sürülen iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, borçlunun aleyhine itirazın iptali davası açıldıktan sonra, olumsuz tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı–
Süresinde ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak girişilen ilamsız takibe davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasında, davanın on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu göz önünde bulundurularak, davacıya temel ilişki dolayısıyla alacaklı olduğu yolundaki iddiasını kanıtlama olanağı tanınarak, toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekeceği–
Faturada «ödeme günü»nün kayıtlı olmaması ve borçluya takipten önce ihtarname de gönderilmemiş olması halinde, borçlunun icra takibi ile temerrüde düşeceği–
MK’nun 605. maddesine göre «mirasbırakanın terekesinin borca batık olduğu»nun süreye bakılmaksızın def’i olarak her zaman ileri sürülebileceği, bu konuda ayrı bir dava açılmasına gerek bulunmadığı–