Davalı borçlunun, «borcunu ödemesi» konusunda alacaklının gönderdiği «ihtarname»nin kendisine tebliği ile ve «ihtarnamede verilen sürenin eklenmesi suretiyle belirlenecek tarihte» temerrüde düşmüş sayılacağı, temerrüt faizinin bu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı–
İtirazın iptali davası devam ederken takip konusu borcun ödenmesi sonucu ya da davanın açılmasından sonra takibe itirazdan vazgeçilmesi nedeniyle takibin kesinleşmesi sonucu davanın konusuz kalması (ve alacağın likit olması) koşuluyla mahkemenin yargılamayı sürdürerek davanın açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğunu belirledikten sonra haksızlığı belirlenen taraf aleyhine % 40 (şimdi; %20) tazminata (ve yargılama giderlerine) hükmetmesi gerekeceği–
Zamanaşımına uğramış bononun keşideci ile lehtar arasındaki ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, temel ilişkiye dayanılarak alacak talep edilmesi halinde zamanaşımının da temel ilişkiye göre belirleneceği-
Taraflar arasındaki temel ilişkinin ödünç aktinden kaynaklandığı ve tarafların tacir olmadığı durumlarda alacağa değişen oranlarda yasal faiz tahakkuk ettirilmesi gerekeceği–
Kredi borcundan dolayı lehine ipotek tesis edilmiş olan bankadan İİK’nun 45. maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden ancak ipotek limitinden daha fazla alacağı bulunması halinde ilamsız takipte bulunabileceği, borcun ipotek limitini geçip geçmediği konusunda bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilemeyeceği–
İcra takibine konu edilen alacak davalının başlattığı icra takibi nedeniyle davacının ödediği paranın aynı icra dosyası üzerinde yapılan takiple geri alınması istemine ilişkin bulunduğundan ve uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirmediğinden, alacak miktarı likittir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olması alacak miktarının belirli olmadığı biçiminde yorumlanamaz. İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için gereken alacağın önceden belirli olması koşulu gerçekleştiğine göre, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yönlerin gözetilmemiş olmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece davalı tarafından ibraz edilen banka dekontu ile yapılan ödemelerin dava konusu alacaktan mahsup edilerek hüküm kurulmuş ise de, davacı ödemelerin başka alacağa ilişkin bulunduğunu, başka bir alacaktan mahsup ettiğini ileri sürmüştür. İbraz edilen banka dekontlarındaki açıklamalardan ödemelerin dava konusu alacağa mahsuben yapıldığı açık bir şekilde anlaşılmamaktadır. Bu durumda, taraflara mahsubun hangi alacağa ilişkin olduğu hususunda yazılı beyanda bulunmaları ve bu yöndeki delillerini ibraz olanağı tanınıp ispat külfetinin hangi tarafa düştüğü belirlenerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
«Faiz», «icra tazminatı» ve «giderler»in görevin tesbitinde hesaba katılmayacağı (Ancak «gecikme zammı», faiz niteliğinde bulunmadığından takibe konu edilen asıl alacak ve gecikme zammının toplamına göre davada görevli mahkemenin saptanması gerekeceği)–