İtirazın iptali davası sonucunda mahkemece BK. 104/son’a (şimdi; TBK. mad. 121/3) aykırılık teşkil edecek şekilde «faize faiz yürütülmesine imkân verecek şekilde» karar verilemeyeceği–
Türk Telekom A.Ş. ile Tedaş arasındaki uyuşmazlığın -3533 sayılı Kanunda öngörülen- mecburi tahkim prosedürü çerçevesinde çözümlenemeyeceği, davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılması gerekeceği–
İptâl davasının açılabilmesi için, davacı-alacaklının davalı-borçlu hakkında icra takibi yapmış, bu takibin -davadan önce veya dava sırasında- kesinleşerek, davacının davalıda gerçekleşmiş bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu–
Kooperatif ile üyeleri arasındaki davaların, kooperatifin ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde açılması gerekeceği, bu yetki kuralının kamu düzenine ilişkin olduğu, taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece doğrudan doğruya gözetileceği–
Faturanın tebliği ile alacak muaccel hale gelirse de, temerrüt için BK. 101 (şimdi; TBK. mad. 117) uyarınca borçluya ihtarname gönderilmesi gerektiğinden, icra takibinden önce borçluya ihtarname gönderilmemişse, borçlunun takip tarihi itibariyle temerrüde düşeceği ve bu tarihten önceki dönem için «işlemiş faiz» istenemeyeceği–
HUMK. 276 uyarınca bilirkişilerin 2 kişiden de oluşabileceği ancak oybirliğiyle rapor düzenlemedikleri taktirde raporlarına itibar edilemeyeceği– NOT: Yeni HMK. mad. 267'de ise "Bilirkişi sayısının belirlenmesi" başlığı altında, hakimin, karar alınmasını mümkün kılmak amacıyla, tek sayı oluşturacak şekilde, birden fazla bilirkişiyi, kurul hâlinde çalışmak üzere görevlendirebileceği kabul edilmiştir.
Hukuki ilişkinin davalılar tarafından inkâr edilmiş olması halinde, davacının tek taraflı düzenleyip davalılara gönderdiği faturanın tek başına davayı ispat için yeterli olmadığı–