Borcundan dolayı elektriği kesilen abonenin salt sayaç numarasının endeksöre girilmesinin ve bunun merkezi sisteme "THK YOK/ Tahakkuk Faturalandırılamadı" kodu ile aktarılmasının tek başına kaçak ihbarı olarak nitelendirilmemesi, abonenin o esnada gerçekten izinsiz olarak elektrik enerjisi kullandığının tespit edilip edilmediğinin de belirlenmesi gerekeceği, aynı abonenin söz konusu ihlali kesintisiz olarak devam ettirmesi halinde, yüklenicinin, buna ilişkin olarak sadece yaptığı ilk tespit için ücrete hak kazanacağı, sonraki aylarda aynı aboneye ilişkin ve aynı hususta yapılan kaçak ihbarlarına ayrıca ücret ödenmeyeceğinin de kabulü gerekeceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bu hususlarla ilgili tereddütler giderilmeden sonuca ulaşılmasının hatalı olduğu-
Davalı ile boşandıklarını, kararın kesinleşmesinden sonra protokol düzenlediklerini, protokolde kendisine düşen edimleri yerine getirdiğini, davalınında edimini kısmen yerine getirdiğini ancak protokolde öngörülen 50.000 TL katkı payı ödemesini yapmadığını, alacağın tahsili için başlattığı icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline % 40 icra inkar tazminatına-
Hükmedilen aylık iştirak nafakası eğitim giderlerini de kapsamakta olup, bu hükmün artık davalı babadan çocuk için ayrıca protokole dayanarak eğitim gideri istenilmesinin mümkün olmadığı; aksi düşüncenin babanın iki kez eğitim gideri ödemesi sonucunu doğuracağı-
Taraflar arasında konusu ve tarafları aynı olan dava olduğu, görevsizlik kararı verildiği ancak kararın henüz tebliğe çıkartılmadığı, derdest olduğu anlaşılmakla, derdestlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava tarihi itibariyle, davacı kooperatifin muamele merkezinin tespiti ile, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmediğinden, icra dairesinin yetkisinin kesinleştiği gözetilerek, dava tarihi itibariyle kooperatifin muamele merkezinin bir başka yer olduğunun belirlenmesi halinde, mahkemenin kesin yetkisine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle HMK. mad. 114/1-ç ve 115/2 uyarınca itirazın iptali davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Mahkemece, takip dayanağı olduğu ileri sürülen müşterek müteselsil borç senedinde sigorta giderlerinin de ödenmesinin taahhüt edildiği gözetilerek, kooperatif defter, kayıt ve belgeleri üzerinde kooperatif uygulamaları konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, davalı ile davacı kooperatif arasında başkaca kredi ilişkisi olup olmadığı, davalının ödeme savunması da değerlendirilerek, varsa bakiye borcu olup olmadığı hususunda ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Verilen hizmetin bedelinin ödenmemesi nedeni ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı taraf dava dilekçesinde faturaya ve her türlü sair delile dayandığına göre takibe konu faturanın davalı tarafa tebliğ edilip edilmediği, davacı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususlarında konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek açıklamalı, gerekçeli bir rapor aldırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü gerektiği- Kredi kullanımı sırasında yapılan hakısz kesintiler sebebiyle açılan itirazın iptali davasında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, mahkemece kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Davacıların murisi ile davalı arasında hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini, ancak ticari amaçla sigorta yaptırılmadığını, 6502 sayılı TKHK.nun 2/1. maddesine göre sigorta işlemleri tüketici işlemlerinden sayıldığından aynı Kanun'un 83/2 ve 73. maddelerine göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemeleri görevli olduğu-
"Takip işlemleri" ibaresinin takip talebi olarak değerlendirilmesi gerektiği (İİK. geçici mad. 10)- 6352 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan itirazın iptali davalarında; icra inkar tazminatı asgari %40 olarak uygulanacağı-Davalının borçlu olduğu miktarın tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği için bu hususta bilirkişi raporu alınması gerekirken, eksik inceleme sonucu borç miktarının tespitine yönelik rapor alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ortada tamamlanmış fiilen ve fiziken teslim edilebilecek bir taşınmazın bulunmadığı, tasarruf hakkının alıcıya devredilmediği bir aşamada, dava konusu bağımsız bölümün alıcıya fiilen teslim edildiğinin kabul edilemeyeceği, bu durumda Bakanlar Kurulunca karar ile 17.03.2009-15.06.2009 tarihleri arasındaki konut teslimlerinde KDV oranının %8 olarak belirlenmesine ilişkin hükmün dava konusu olayda uygulanmasının mümkün olmadığı-