Davalı alacaklı tarafından açılan karşı dava dilekçesinin yasal hasım olan davalı borçluya tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, davalı borçlunun dava konusu aracı ile birlikte başka araçlarını da dava dışı kişilere satması nedeniyle İİK'nin 280/son maddesinin söz konusu olduğu, davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırma amacıyla muvazaalı işlemler bulunduğu- Bozma sonrası yargılama sırasında borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, İİK. 193 uyarınca borçlu hakkındaki takiplerin düştüğü, istihkak davası ve buna bağlı olarak açılan tasarrufun iptali davasının konusuz kaldığı anlaşıldığından konusu kalmayan asıl ve karşı davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
Borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, İİK. mad. 193 uyarınca borçlu hakkındaki takiplerin düştüğü, istihkak davası ve buna bağlı olarak açılan tasarrufun iptali davasının konusuz kaldığı gerekçesiyle konusu kalmayan asıl ve karşı davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin isabetli olduğu-
İstihkak davasına karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasında verilen hükmün bozulması üzerine yapılan yargılama sırasında borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, İİK. mad. 193 uyarınca, borçlu hakkındaki takiplerin düştüğü, istihkak davası ve buna bağlı olarak açılan tasarrufun iptali davasının konusuz kaldığı anlaşıldığından, "konusu kalmayan asıl ve karşı davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesinin isabetli olduğu-
Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerin iflâs kararından etkilenmeyeceği-
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, taşınmazın Toprakbank'tan kullanılan konut kredisi ile alındığı, davacının borcun ödenmesinde temerrüde düştüğü, hakkındaki takibin davalı TMSF tarafından devam ettirilirek taşınmazın bu takip üzerine satıldığı ve satışın kesinleştiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği ve bu kararın onandığı-
İflas kararının kesinleşmesi ile, müflis şirket hakkında daha önce yapılmış olan genel haciz yolu ile ilamsız takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Takip borçlusunun iflas etmiş olması ve iflas kararının kesinleşmiş olması halinde İİK.nun 193/II maddesine göre haczin düşeceği ve davanın konusu kalmamış olacağından mahkemece "davanın konusu kalmadığından, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi ve yargılama giderlerinin davanın açılmasına neden olan tarafa yüklenmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin İİK mad. 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı ‘istihkak’ ve davalı alacaklının İİK. mad. 97/17. maddesi uyarınca karşı dava olarak açtığı “tasarrufun iptali” davası niteliğindeki davada, takip borçlusunun iflasına karar verilmiş ve buna ilişkin hüküm de kesinleşmiş olduğundan, dava konusu haczin İİK. mad. 193/2. gereğince düşeceği, hükümden sonra ortaya çıkan bu yeni durum karşısında konusuz kalan istihkak davasında karar verilmesine yer olmadığı, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerektiği-
İİK.’ nun 193. maddesine göre iflasın açılmasıyla müflisin borçlu olduğu takipler kural olarak durur, iflas kararının kesinleşmesiyle takipler düşer. İtirazın iptali davasının açıldığı tarihte iflas kararı kesinleşmediğinden, davalı şirketler aleyhine başlatılan takip düşmemiştir. Kural olarak iflasın açılmasından sonra müflis aleyhine dava açılamazsa da, somut olayda iflas kararı kesinleşmeden itirazın iptali davası açıldığından, bu dava İİK.’ nun 235. maddesi uyarınca açılmış kayıt kabul davası gibi değerlendirilip sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Dava konusu alacağın iflas masasına bildirilmesi ve ikinci alacaklılar toplantısında kabulü halinde itirazın iptali davası konusuz kalacak, alacağın kabul edilmemesi halinde bu davaya kayıt kabul davası olarak devam edilip, iflas tarihi itibarıyla tespit edilen alacağın iflas masasına bildirilmesine karar verilecektir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden yazılı şekilde davalı şirket yönünden “davanın reddine” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-