İflas kararının kesinleşmesi ile, müflis şirket hakkında daha önce yapılmış olan genel haciz yolu ile ilamsız takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Takip borçlusunun iflas etmiş olması ve iflas kararının kesinleşmiş olması halinde İİK.nun 193/II maddesine göre haczin düşeceği ve davanın konusu kalmamış olacağından mahkemece "davanın konusu kalmadığından, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi ve yargılama giderlerinin davanın açılmasına neden olan tarafa yüklenmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin İİK mad. 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı ‘istihkak’ ve davalı alacaklının İİK. mad. 97/17. maddesi uyarınca karşı dava olarak açtığı “tasarrufun iptali” davası niteliğindeki davada, takip borçlusunun iflasına karar verilmiş ve buna ilişkin hüküm de kesinleşmiş olduğundan, dava konusu haczin İİK. mad. 193/2. gereğince düşeceği, hükümden sonra ortaya çıkan bu yeni durum karşısında konusuz kalan istihkak davasında karar verilmesine yer olmadığı, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerektiği-
İİK.’ nun 193. maddesine göre iflasın açılmasıyla müflisin borçlu olduğu takipler kural olarak durur, iflas kararının kesinleşmesiyle takipler düşer. İtirazın iptali davasının açıldığı tarihte iflas kararı kesinleşmediğinden, davalı şirketler aleyhine başlatılan takip düşmemiştir. Kural olarak iflasın açılmasından sonra müflis aleyhine dava açılamazsa da, somut olayda iflas kararı kesinleşmeden itirazın iptali davası açıldığından, bu dava İİK.’ nun 235. maddesi uyarınca açılmış kayıt kabul davası gibi değerlendirilip sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Dava konusu alacağın iflas masasına bildirilmesi ve ikinci alacaklılar toplantısında kabulü halinde itirazın iptali davası konusuz kalacak, alacağın kabul edilmemesi halinde bu davaya kayıt kabul davası olarak devam edilip, iflas tarihi itibarıyla tespit edilen alacağın iflas masasına bildirilmesine karar verilecektir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden yazılı şekilde davalı şirket yönünden “davanın reddine” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Gayrimenkulün müflis borçluya ait olmadığı, ihalenin feshini de iflas idaresi ya da müflisin talep etmediği, yine satış karar tarihinde iflas kararı verilmediğinden, şirkete satış kararının tebliği ile ihalenin yapılmasında yasa ve usul hükümlerine aykırı bir yön bulunmadığı- Borçlu şirket hakkında Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararının da, malik aleyhinde takibin ve ihalenin yapılmasına engel teşkil etmeyeceği-
Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplere iflas masasına karşı devam edileceği, diğer bir anlatımla iflasın açılmasına karar verilmesinin, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipleri durdurmayacağı- İİK.’nun 191. maddesi gereğince iflas masasına giren hak ve mallar hakkında müflisin tasarruf yetkisini kaybedeceği, ancak müflisin İİK.’nun 134. maddesine göre ihalenin feshi davası açabileceği-
Şikâyetin iflas sıra cetvelindeki sıraya ilişkin olduğu, müflis şirket hakkındaki iflas kararının Yargıtay kararı ile bozulduğunun, mahkemece bozma kararına uyularak bu doğrultuda incelemeler yapıldığının anlaşıldığı, iflas kararının bozulması ile iflasın açılmış olmasının sonuçlarının sona ereceği, yani iflastan önceki duruma geri dönüleceği, İİK.’ nun 193 ve 194. maddeleri uyarınca icra takipleri ile davalarının kaldıkları yerden devam edileceği ve iflas idaresinin görevinin sona ereceği-
Müflisin mecburi takip arkadaşı olarak birden fazla borçlu ile takip ediliyor olması halinde müflis hakkındaki takibi ayırmak ve durdurmak mümkün olmadığından, müflis dahil bütün mecburi takip arkadaşları aleyhine başlamış olan takibe devam edilmesi gerekeceği-