İflas karar tarihinden önce borçlu hakkında başlatılan icra takibi ile tahliyesi istenen taşınmazın malikinin alacaklı olduğu, kiracı sıfatıyla taşınmazda bulunan müflis borçlunun mülkiyetinde bulunmadığı, söz konusu taşınmazın iflas masasına girecek müflise ait mal varlığı içerisinde yer almadığı görülmekle, İİK’nın 193. maddesinin somut olayda uygulanabilirliği bulunmadığından taşınmazın tahliyesine yönelik icra takibine müflis borçluya karşı devam edilebileceği-
Takibe konu bononun taraflar arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesi ve buna bağlı olarak yapılan protokoller kapsamında ödeme planlarına ilişkin olarak düzenlenen mutabakat gereği teminat amacı ile verildiğinin iddia edildiği- Alacaklının 04.09.2015 havale tarihli cevap dilekçesinden anlaşıldığı üzere taraflar arasında düzenlenmiş finansal kiralama sözleşmeleri bulunduğu, 21.01.2013 tarihinde düzenlenen mutabakat sözleşmesinde borcun taksitlere bağlandığı- Takibe konu senedin dava dilekçesi ek 2 de sunulan muacceliyet anlaşmasında belirtilen 7 numaralı senet olduğu- Bu hususların alacaklının kabulünde olduğu anlaşılmış olup bu bağlamda dayanak bononun taraflar arasındaki mutabakata bağlı verildiği-
12. HD. 24.03.2025 T. E: 1075, K: 2595
Somut olayda, alacaklı tarafından borçluya karşı, 21.03.2018 tarihinde, taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından icra müdürlüğüne sunulan 04.04.2018 tarihli dilekçe ile borca itirazda bulunulduğu, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı ile borçlunun iflasına karar verildiği görülmüş olup alacaklının, İİK’nın 193/son maddesi hükmü uyarınca tercih hakkını, borçlu aleyhinde başlattığı taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile takibe devam etme yönünde kullandığı anlaşılmış olup, İlk Derece Mahkemesince, takibin türüne göre borçlunun iflasının takibi sona erdirmediği dikkate alınarak, itirazın kaldırılması koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak yapılan ilamda hükmedilen tazminat tutarının, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesi yönünde karar verildiği- Müteselsil borçlulukta alacaklı, borçluların hepsini birden takip veya dava edebileceği gibi, bunların içinden dilediği birini veya bir kaçını da takip veya dava edebileceğinden şikayetçi borçlu ile diğer takip borçluları arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunmadığı- Şikayetçi borçlu şirketin  iflasına karar verildiği, takibin ise iflas kararından sonra başlatıldığı görüldüğünden, mahkemece, İİK m. 193/3 nazara alınarak şikayetin kabulü ile şikayetçi borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
iflas kararı kesinleştiği nedenle borçlu hakkındaki takiplerin istisnalar dışında İİK'nın 193/2. maddesi gereğince düşmesi nedeniyle, şikayetin konusuz kaldığı-
İİK m. 193 uyarınca, "İflasın açılması, borçlu aleyhindeki haciz yolu ile yapılan takiplerle, teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durduracağı; iflas kararının kesinleşmesi ile takiplerin düşeceği- İflasın tasfiyesi müddetince müflise karşı yukarıda belirtilen takiplerden hiçbirinin yapılamayacağı-
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olduğu ve hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği- Borçlu şirket hakkında verilen iflas kararı, istihkak iddiası hakkında verilen karardan önce kesinleştiğinden, mahkemece, adı geçen borçlu şirket yönünden, İİK'nin 193/2 maddesi uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı, dolayısıyla dava konusuz kaldığından, istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcının ve nispi vekalet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerektiği-
İflas kararı kesinleştiğinden borçlu şirket yönünden, İİK m. 193/2 maddesi uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı, dolayısıyla dava konusuz kaldığından istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği- İstihkak davası konusuz kaldığında karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca asıl alacak miktarı ile haczedilen menkulün değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispi olarak hesaplanacak nisbi vekalet ücretinin davanın açılmasına sebebiyet veren tarafa yükletilmesi gerektiği- Mahkemece öncelikle haciz tutanağında mahcuzun değeri belirtilmemiş olduğundan, bu eksikliğin İcra Müdürlüğünce ikmali sağlanarak asıl alacak miktarı ile mahcuzun değerinden hangisi az ise bu değer üzerinden vekalet ücreti takdiri gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu şirket hakkında verilen iflas kararının, istihkak iddiası hakkında verilen karardan sonra kesinleştiği, bu durumda, mahkemece, adı geçen borçlu şirket yönünden, İİK'nin 193/2 maddesi uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı, dolayısıyla dava konusuz kaldığından, istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcının ve nispi vekalet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekeceği-