Bozma sonrası alınan ara kararın maille davacı vekiline tebliğ edilerek bozmanın gerekleri yerine getirilmesi gerekirken ara kararın tebliğ edilmemesinin bozmayı gerektirdiği-
Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmesi gerekeceği- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Borçlu ........ takipte vekille temsil edilmediği halde vekilin adresine tebliğ yapılmasının ve borçlu vekili olmayan avukata satış ilanı tebliğ edilmesinin ve borçlunun kendisine satış ilanı tebligatı yapılmamasının usulsüz olduğu, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlu .......... yönünden yukarıda yazılı gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Tebliğ tutanağında; beyanına başvurulmuş olup da isim ve imzadan imtina etmiş komşunun ad ve soyadının belirtilmemesi hâlinde tebliğ işlemi usulsüz olacağından, muhatabın beyan ettiği tarihe göre temyiz isteminin süresinde olduğu- Görevsizlik kararından sonra, görevli mahkemede davaya devam edilebilmesi için öncelikle görevsizlik kararının kesinleşmesi gerektiği- Davanın taraflarının, görevsizlik kararı kesinleşmeden (iki haftalık başvurma süresi işlemeye başlamadan) önce, görevsiz mahkemeye (dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için) başvurmuş ise bu başvurmanın da geçerli olduğu-
Taşınmaz satışlarında, borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- PTT A.Ş. Elektronik Posta Daire Başkanlığı’nın cevabına göre, satış ilanı tebliğ tarihinde, borçlu vekil adına tanımlanan e-tebligat adresinin aktif hale getirilerek kullanıma açıldığı anlaşıldığından, tebligatın elektronik yolla yapılması gerektiği, adi posta yoluyla yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu-
Vekille temsilin söz konusu olduğu davada yapılacak tüm tebliğlerin vekile yapılması gereği de gözetilerek, karara esas alınan raporların davalı vekiline tebliği sağlanıp eksikliğin bu şekilde giderilmesi ve davalı vekilinin raporlara itirazlarının alınıp değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre, davalı vekilinin diğer itirazları hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, usule aykırı biçimde ve davalı yanın savunma haklarını da kısıtlayacak şekilde yargılamaya devam edilip karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Her ne kadar borçlu asile yapılan tebliğ işlemi Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulünde olduğu gibi usulüne uygun olsa da; vekil ile takip edilen işlerde yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince vekile tebligat zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının sonuca etkili olmadığı, o halde Bölge Adliye Mahkemesince, satış ilanının borçlu vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin kabulü ile borçlunun şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü sair fesih sebepleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, borçlunun vekiline satış ilanı tebliğ edilmediği gerekçesi ile ihalenin feshi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, Avukatlık Kanunu'nun 41 ve HMK'nun 73, 81, 82 ve 83. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğu- Her ne kadar; icra takibine dayanak 22/12/2017 tarihli ara kararın tesis edildiği aile mahkemesinin dosyasına borçlu vekili olarak takip tarihinden önce 12/02/2018 tarihinde cevap dilekçesi sunduğu görülmüş ise de, adı geçen ara kararın başlığında davalı hanesinde sadece borçlu asilin adının yazılı olduğu, vekile ilişkin bir bilginin yer almadığı, icra müdürlüğünün takip dosyasının incelenmesinde de, icra takibine itirazın ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal süresinde borçlu asil tarafından yapıldığı, borçlunun vekille temsil edildiğine dair bir vekaletnamenin icra takip dosyasına ibraz edilmediği anlaşılmakla ödeme emrinin borçlu asile çıkarılıp tebliğ edilmesinde yukarıda bahsedilen hükümlere aykırılık bulunmadığı- Bu durumda, ödeme emrinin borçlu asile tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra takibine itirazını icra dairesine bildirdiği ve alacaklının da anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut olduğu anlaşılmakla borçlunun icra takibine itirazı geçerli olup takibin durdurulduğu da dikkate alındığında alacaklının itirazın kaldırılmasını istemekte hukuki yararının olduğu-
Vekille temsilin söz konusu olduğu davada yapılacak tüm tebliğlerin vekile yapılması gereği de gözetilerek, karara esas alınan raporun davalı vekiline tebliği sağlanıp eksikliğin bu şekilde giderilmesi ve davalı vekilinin rapora itirazlarının alınıp değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre, davalı vekilinin diğer itirazları hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, usule aykırı biçimde ve davalı yanın savunma haklarını da kısıtlayacak şekilde yargılamaya devam edilip karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Direnme kararının usulüne uygun biçimde tebliğ edildiği davalı vekilinin vekillik görevinin sona erdiğini iddia ettiği 27.11.2020 tarihli protokol tarihinden sonra 01.12.2020 tarihinde mazeret dilekçesi sunduğu, kararın 28.01.2021 tarihinde kesinleşmesinden sonra adı geçen avukatın 10.02.2021 tarihli dilekçesinin ekinde gönderdiği 27.11.2020 tarihli vekâlet ilişkisinin sona ermesine ilişkin protokolün adi yazılı şekilde olup, ilgili taraflarca her zaman düzenlenebilecek bir belge niteliğinde olduğu- Vekilin azli veya istifasının, usule uygun şekilde bildirilmedikçe mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade etmeyeceği- Davalı vekiline yapılan karar tebligatı geçerli olmasına rağmen, yasal temyiz süresi geçtikten sonra yapılan temyiz başvurusunun süresinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz talebinin reddine yönelik verilen ek karar doğru olmakla birlikte Özel Dairece direnme kararının süresinde temyiz edilmediğinden reddine dair verilen ek kararın temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi gerektiği-