Vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu- İtirazın kaldırılması davasında tebligatların takibe itiraz eden borçlu vekiline yapılması gerektiği-
Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılacağından, ve dava, davacı vekili tarafından açıldığından, mahkemece tüm tebligatların dava dilekçesinde ismi ve adresi gösterilen davacı vekiline yapılması gerekirken duruşma günü davetiyesinin davacı asıla gönderilmesi, tebligatın, davacı asılın adresinden ayrıldığından bahisle iade edilmesi üzerine de yine davacı vekiline herhangi bir tebligat yapılmaksızın, davacının ve vekilinin yokluğunda verilen kesin süre içinde davacı asılın adresinin bildirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Dava usulden reddedildiğinden maktu karar ve ilam harcı alınıp, fazla tahsil edilen peşin harcın davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken, dava kabul edilmiş gibi tüm dava değeri üzerinden nispi harca hükmolunması ve bu harcın davacıdan tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı kendisini vekille temsil ettirmesine karşın, gerekçeli kararın vekil yerine asil olan  Tapu Müdürlüğü’ne tebliğinin hatalı olduğu ve bu durumda, temiyz talebinin süresinde yapılmadığı yönündeki ek kararın da isabetsiz olduğu- HMK. mad. 326/1 gereğince, yargılama giderlerinin davada haksız çıkan taraftan tahsil edileceği, dava reddedildiğine göre davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davalı vekilinin, "tebligat belgesinde yazılı olan ve bizzat kendisine tebligat yapıldığını gösteren imzanın sahte olduğu"nu" ileri sürmesi halinde, bu iddianın her türlü delille kanıtlanması mümkün olup, mahkemece hadise şeklinde araştırma yapılarak davalı vekilinin örnek imzaları alınıp, yöntemince imza incelemesi de yapılmak suretiyle tebliğ belgesindeki imzanın davalı vekiline ait olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği-
İcra emri ve  kıymet takdirinin takibe konu ilama ilişkin dava dosyasında borçlunun vekili olan kimseye tebliğ edildiği, söz konusu avukatın "borçlu ile aralarında icra dosyasından dolayı vekillik ilişkisi bulunmadığını, borçluyu dava dosyasında temsil ettiğini, icra dosyası için vekaletnamesinin de bulunmadığını, tebligatın borçlu asile yapılması gerektiğini" belirterek kıymet taktir raporu tebliğine ilişkin tebligatı icra dosyasına iade ettiği, icra müdürlüğünce kıymet taktir raporunun borçlu asile tebliğine karar verildiği ve daha sonra alacaklının satış işlemlerinin başlatılmasına ilişkin talebinin de "kıymet takdiri işleminin kesinleşmediği" gerekçesi ile reddedildiği görülmüşse de; borçlu vekilinin borçluyu takibe konu ilamda temsil ettiği, dolayısıyla icra takip dosyasından vekile yapılan ödeme emri tebliği ve kıymet taktir raporu tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğu, kıymet taktir işlemlerinin kesinleştiği, kaldı ki kıymet takdirinin kesinleşmemesinin satış talebinin reddini gerektirmeyeceği nazara alınarak alacaklının şikayetinin kabulü gerektiği-
Vekil ile borca itiraz edildiği durumlarda itirazın iptali davası için vekile tebligatın yapılması gerektiği-
Ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca itiraz ettiğinden ve vekile ait vekaletname takip dosyası içinde bulunduğundan, itirazın iptali davasında, ekinde dava dilekçesi bulunan ve üzerinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapılması gerekirken asile yapılmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, vekil varken asile gönderilen ödeme emrinin tebliğine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması gerektiği- İtirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunulması üzerine, duruşma gününü bildirir ve dava dilekçesi ekli meşruhatlı davetiyenin, ödeme emrine itiraz etmiş olan (davalı borçlu) vekiline tebliğ edilmesi gerektiği-
Davaya konu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrinin borçlu asile 13.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 20.04.2015 tarihinde ise davalı borçlu vekili tarafından borca itiraz edildiği; dava dilekçesi ile tenzip zaptı ve duruşma gün ve saatini bildiren tebligatın davalı asile yapıldığı, Tebligat Kanunu'nun 11. maddesine göre; vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı, duruşma gün ve saatini bildiren tebligatın da vekile tebliğinin gerektiği, davalı asile tebligat yapılmasının, taraf teşkilinin sağlandığı sonucunu doğurmadığı, bu durumda; davalı vekiline duruşma gününü bildiren tebligat yapıldıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken değinilen bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-