Borçlu şirket borcun doğumundan sonra, takip tarihinden de kısa bir süre önce İİK. mad. 280/3 kapsamında, alacaklıya zarar verme kastı ile ticari emtiasının önemli bir bölümünü üçüncü kişiye devretmiş olduğundan, aynı alanda faaliyet göstermeleri nedeni ile, üçüncü kişinin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu, dolayısıyla alacaklıya zarar verme kastını bilebilecek durumda olduğu- Devirin, gerçek olduğu kabul edilse bile, İİK’nun 44. madde gereklerinin yerine getirilmediği görüldüğünden, devralan üçüncü kişinin işletmenin borçlarından iki yıl süre ile sorumlu olacağı-
İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklının, geçici veya kesin aciz belgesi ibrazına mecbur olmaksızın "karsılık dava" olarak icra mahkemesinde tasarrufun iptal davası açabileceği- Üçüncü kişinin istihkak davası yönünden, dava konusu haczin takip talebi ve takip dayanağı çekte gösterilen, borçlunun ticaret sicilde kayıtlı olduğu ve bir süre ticari faaliyetini sürdürdüğü adreste yapılması, borcun doğumu ve takip tarihine çok yakın bir tarihte borçlunun adresini nakletmesi, bu tarihten çok kısa bir süre sonra üçüncü kişinin aynı yerde ticari faaliyete başlaması, haciz tutanağı içeriğine göre, haczin borçlunun eski çalışanları huzurunda yapılıp, borçlu etiketini/amblemlerini taşıyan koliler ve borçluya ait evraklar bulunması, üçüncü kişinin bilgisayarında borçluya ait kayıtlara ulaşılması, borçlu ile üçüncü kişinin aynı iş kolunda, yakın tarihlerde ve aynı adreslerde faaliyette bulunmaları, daha önce aynı borçluya ait olan işyerlerinin birleştirilerek (işyeri kapı numaraları farklı görünse de) ticari faaliyete devam edilmiş olması karşısında, İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup olmadığı, borçlu ile üçüncü kişi arasında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler ve devirler yapılıp yapılmadığı, muvazaa yoksa bile borcun doğumundan sonra yapılan bu nitelikteki devirlerin İİK.nun 44.ve B.K.nun 179.maddeleri gereğince alacaklının haklarını etkilemeyeceği, üçüncü kişinin ibraz ettiği, borcun doğumuna çok yakın ve takipten sonraya ilişkin belgelerin (vergi kaydı, bayilik sözleşmesi, kira sözleşmesi, faturalar vs.) her zaman temini ve düzenlenmesi mümkün nitelikteki belgelerden olup, yasal mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olup olmadığı mahkemece etraflıca tartışılıp değerlendirilmeden, üçüncü kişinin istihkak davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–
İstihkak davalarında da borçlu tarafından ticari emtianın büyük bir bölümünün üçüncü kişiye devredilmiş olması halinde İİK.’nun -tasarrufun iptaline ilişkin- 280/3 maddesinin uygulama alanı bulacağı; mahkemece, üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği sonucuna varılırsa, istihkak davasının alacaklı lehine sonuçlandırılacağı-
Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki ticari ilişkinin “işletme devri” niteliğinde olması ve İİK.’nun 44. ve TBK.’nun 202. maddesindeki koşulların yerine getirilmemiş olması halinde işletmeyi devir alan üçüncü kişinin TBK.’nun 202. maddesi uyarınca işletmenin borçlarından sorumlu olacağı-
İİK. mad. 99 gereğince, alacaklı hacizli mallar üzerinde 3. kişinin bir hakkı olmadığını ve borçluya ait olduğunu ispatlamakla yükümlü olduğu- İİK . mad. 99 uyarınca açılan istihkak davasının dinlenebilmesi için alacaklının geçerli bir alacağa dayalı takip yapılmış olması gerektiği, davalı 3 .kişi, takip konusu alacağın gerçek olmadığını iddia etmekte olup takip dayanağı bono, nakden alınan para için borçlu şirketler tarafından düzenlenmiş olduğundan ve bu paranın ne sebeple verildiği hususu aydınlatılmamış olduğundan, alacaklının aynı zamanda ... şirketi'nin sahibi olmasına rağmen, senet şahsı adına düzenlenmiş ve nakten verilmiş olması ve bu miktar alacak için sadece fabrikadaki makineler haczedilmesi, ancak istihkak iddiası nedeniyle muhafaza altına alınamamış olduğu halde başkaca haczedilebilir mal araştırmasına gidilmemiş olması karşısında, öncelikle, takip konusu alacağın gerçek bir alacak olup olmadığı hususunun araştırılmasiı,bononun düzenlenme nedeni ve tacir olan borçlu şirket kayıtlarında olup olmadığı, borçlular ve alacaklı arasında bu borcun doğumunu gerektiren ticari ilişkinin bulunup bulunmadığının, gerekirse konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile alacaklı ve borçluların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak saptanması gerektiği- Alacağın gerçek olduğunun belirlenmesi durumunda, hacizli makinelerin MK'nun 684. maddesinde belirtilen bütünleyici parça niteliğinde olup olmadığının tesbiti gerektiği- Bütünleyici parçanın, bağlı bulunduğu taşınmazdan ayrı olarak haczedilmesi olanaksız olduğu- 
Davacı ile davalı borçlular arasındaki ilişkinin ticari işletme devri niteliğinde olduğundan, İİK. mad. 44 ve 818 s. BK. mad. 179 uyarınca işletmeyi devralan davacı 3. kişinin işletmenin borçlarından da sorumlu bulunduğu- İcra mahkemesince teminat karşılığı takibin durdurulmasına karar verildiğine göre, İİK. mad. 97/13 gereğince bu dava nedeniyle davacı 3. kişinin tutumu sonucu alacağın tahsili geciktiğinden davanın reddi nedeniyle alacaklı yararına dava konusu mahcuzların toplam değeri ile takip konusu toplam alacak değerinden hangisi daha az ise o değer üzerinden %40 gecikme tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Haciz mahallinde borçluya ait evrak/eşya bulunması halinde orasının borçlunun evi ya da işyeri sayılacağı ve oradaki malların keza borçluya ait sayılacağı; bu durumda İİK.’nun 97/a maddesindeki “mülkiyet karinesi”nin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına sayılacağı-