HMK.nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan eldeki dava bakımından HMK.nun 382/2-c kısmının 6. bendi uyarınca görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Mirasçılık belgesinin iptali talepli davanın dava dilekçesinde, yeni mirasçılık belgesinin verilmesi talebi olmadığı halde, talep aşılarak ve gerekçeye aykırı olarak davanın kabulü ile yeni mirasçılık belgesi verilmesi şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 598. maddesi hükmünde; başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere Sulh Mahkemesi'nce mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği, 5718 sayılı Yasa'nın 20. maddesinde ise mirasın, ölenin milli hukukuna tabi olduğu, Türkiye’deki taşınmaz mallar hakkında Türk hukukunun uygulanacağı, mirasın açılmasına, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümlerin ise terekenin bulunduğu yer hukukuna tabi olduğu-
Davacı mirasçı atandığından hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken, dava belirli mal vasiyeti gibi değerlendirilerek hüküm tesis edilemeyeceği, mirasçı atanan kişi tereke üzerinde miras bırakanın ölümü ile doğrudan hak kazanacağı-
Davacı mirasçılık belgesi verilmesini istemiş ise de, vasiyetle alacaklı olup çoğun içinde azı da vardır kuralı gereğince, vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren belge verilmesi gerekeceği-
Davacıya, intikale esas alınan murise ait mirasçılık belgesinin iptali için dava açmak üzere süre verilmesi, dava açtığı takdirde bunun HMK'nun 165. maddesi uyarınca bekletici sorun yapılarak, varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekeceği-
Davacı önce mirasçılık belgesi almış olsa da, hasımlı mirasçılık belgesi verilmesini isteyebileceği-
Tespit davasının eda davasının öncüsü olduğu ve eda davası hangi mahkemenin görevine girer ise; tespit davasının da o mahkemenin görevine gireceği, açılacak eda davası veraset belgesi verilmesine ilişkin olup bu konuda sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Veraset belgesinin iptali davaları hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargıdan çıkıp çekişmeli yargı haline geldiği bu durum karşısında HMK.nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan davalar bakımından HMK.nun 382/2-c kısmının 6. bendi uyarınca görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Daha önce alınmış mirasçılık belgesi var iken yasal mirasçılardan herhangi birinin mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle hasımsız olarak dava açmasını engelleyen yasal bir düzenlemenin bulunmadığı mirasçılık belgesi verilmesi isteminin bağımsız olduğu her mirasçının bu hakka ayrı ayrı sahip olduğu bir mirasçının mirasçılık belgesi almasının diğer mirasçıların bu hakkı kaybetmesi sonucunu doğurmayacağı-