Dava konusu uyuşmazlığın miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteği olduğu, bu sebeple taşınmaz değerinin tamamı üzerinden değil davalıların miras payına karşılık gelen değer üzerinden harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin hesaplanması gerektiği-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satış zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı, kötü niyet iddiasının, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınmasının gerektiği, bu gibi halde savunmanın genişletilmesinin söz konusu olmadığı, eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddinin gerektiği- Davalı vekilinin fiili taksim savunması nedeniyle yapılan keşif ve dosyada dinlenen tanık beyanlarına göre, davacıların kullanımında olan bir yer olduğu hususu sabit olsa da, davalıya pay satanlar yönünden taşınmazda kullanılan belli bir yer olup olmadığı hususunun netleştirilemediği, nitekim ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi gerekçelerinde, davacının kullandığı yerin belli olduğu, geri kalan kısımların diğer hissedarların kullanımına bırakıldığı belirtilerek fiili taksimin varlığının kabul edildiği, yukarıda açıklanan fiili taksim ilkelerine göre, dava konusu taşınmazda yalnızca davacının kullandığı yerin belli olmasının yeterli olmadığı, davalıya pay satanların da kullandıkları yerin belli olmasının gerektiği, mahkemece, davalıya yap satanlar yönünden kullanılan bir yer olup olmadığı hususunda; fiili taksim olgusu için açıklanan ilkelere göre bir araştırma yapılmadığından, eksik araştırma ve inceleme ile kurulan hükmün bozulması gerektiği-
Kararın infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olduğundan, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm tesisinin zorunlu olduğu-
Dava dilekçesinde davalılar murisleri ve murisin ilk eşinden olma evlatları ... ile ...'in miras taksimi sonucu kendilerine isabet eden taşınmazları adlarına kaydettirdikleri iddia edildiğine göre geçersiz olduğu kabul edilen ............. tarihli miras taksim sözleşmesi gereği muristen, ... ile ... veya mirasçıları adına intikal yada murise ait herhangi bir taşınmazın tescil edilip edilmediği yani davalılar tarafından geçersiz olduğu ileri sürülen miras taksimine dair edimin ifası anlamında bir edinme olup olmadığı konusunda mahkemece herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, iddia edildiği üzere davalılarca geçersiz olduğu ileri sürülen miras taksimi dolayısı ile taşınmaz edinilmiş olmasının tespiti halinde artık sözleşmenin şekil şartına uymadığından geçersiz olduğunu ileri sürmenin hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olacağı ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağı düsturuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerektiği, bu durumda, mahkemece, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü üzere, geçerlilik şekil şartına uymadığı için geçersiz kabul edilen ............... tarihli miras taksim sözleşmesi gereği ... ile ... veya mirasçıları adına murise ait herhangi bir taşınmazın intikal veya tespit görüp görmediği hususunda toplanan ve toplanacak deliller kapsamında araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dosya içeriğinde murisin ölümünden sonra mirasçıları arasında düzenlenmiş adi yazılı taksim sözleşmesi olduğu anlaşıldığından, taksime konu taşınmazlar bakımından ortaklığın giderilmesi isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde bu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Miras payına yönelik tapu iptali ve tescil talebinde, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, böylelikle taraflar arasında geçerli bir sözleşme olmadığından tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin olmadığı, ancak dava terditli açılmış olup dava konusu taşınmazlar için ödediği iddia edilen alacağa ilişkin denkleştirici adalet ilkesi gereğince bir değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından, tarafların delilleri toplanıp olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazlar için ödediği iddia edilen bedel hususunda karar verilmemesinin bozmayı gerektirdiği-
Dava tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, miras taksim sözleşmesinin muvazaalı olduğu iddiasının, TMK'nun 676/son maddesi uyarınca davalılar arasında yazılı şekilde yapılan anlaşma belgesi ve dosya kapsamında bulunan diğer belgeler karşısında yerinde olup olmadığı noktasında toplanan uyuşmazlıkta; TMK’nun 676. maddesi uyarınca, terekeye tabi taşınmazların yazılı olmak koşuluyla mirasçılar arasında taksimi geçerli olup, taksimin geçerli olması için tüm mirasçılar arasında eşit bir paylaşımın gerekli olmadığı- Somut olayda yapılan paylaşımda hisselerin parasal değerine göre açık bir bedel farkının da bulunmadığı, eş söyleyişle, edimler arasında bir oransızlık bulunduğu, varsa bu oransızlığın ciddi ve objektif olarak makul karşılanmasının beklenemeyeceği bir durumun olmadığı- Takip konusu alacak miktarı ve paylaşım sonucu borçluya düşen oran dikkate alındığında, davalı borçlunun mal kaçırma kastıyla hareket ettiğine dair somut deliller sunulamadığı gibi, aksine borçlu davalının borçlarını ödemek gayesiyle hareket ettiği ve yapılan işlemlerin mal kaçırmak için değil, taksim gayesiyle yapıldığının ortaya konulduğundan mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazlar için açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası olduğu, bu şekilde artık mirasçılar arasında harici bir taksim sözleşmesinden veya fiili kullanım biçiminden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; davacının dava konusu taşınmazı kullanamadığının ispat külfetinin davacıya ait olduğu, dava dışı diğer paydaşların tanık olarak dinlendiği, beyanlarında da her paydaşın hissesi oranında taşınmazı ektiğini ve davacının da kendi hissesi oranında dava konusu taşınmazı kullandığını belirttiği, bu durumda; davacının hissesine karşılık az veya çok kullanabileceği bir kısım bulunduğuna göre davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mirasbırakanı ...'dan kalan taşınmazları davalı kardeşleri ile aralarında taksim ettiklerini, paylaşım sonucunda bir kısım davalılara kalan 11 parça taşınmazı da haricen satın aldığını ileri sürerek tapu iptal ve tescile-
Miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davasının asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-