Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde, vaat alacaklısının, TMK. mad. 716 uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davası ile borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebileceği- Vaat borçlusunun mirasçısının halefiyet ilkesi gereği sorumluluğu bulunduğu-
276 sayılı parsel bakımından tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının yerinde yeniden keşif yapılarak açıklığa kavuşturulması, oluşmuş ise; her bir paydaşın kullanımına bırakılan bölümün fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek rapor ve krokiye yansıtmasının sağlanması davacının kullanımına bırakılan bölüme el atmanın olup olmadığının belirlenmesi, fiili kullanma durumu oluşmuş ve davacının kullanımına bırakılan bölüme el atma var ise davanın kabul edilmesi, aksi takdirde uyuşmazlığın paylı mülkiyet hükümleri gözetilerek çözümlenmesi gerektiği-
Taşınmazın sözleşme tarihinde miras bırakanın terekesine dahil olmadığı, davacı ve davalılar adına paylı olarak tapuda kayıtlı bulunduğu anlaşıldığından, bütün mirasçıların katılımı ile yapılmış olsa bile davacının davasına dayanak olan taksim sözleşmesinin geçerli olduğundan bahsedilmesi mümkün olmayacağı, bahsi geçen taksim sözleşmesi; taşınmazın mirasçılar adına paylı olarak tescil edildiği tarihten sonra yapılmış olduğundan geçersiz olduğunun kabulü gerekeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu; muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği; ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği; yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilmesi-
TMK. m. 706, 6098 sayılı TBK. m. 237 ve Tapu Kanunun 26. maddesi hükümlerine göre, tapulu taşınmazların satış ve devri tapu sicil memuru önünde yapılacak resmi sözleşme ile geçerli olacağı- Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmeler yazılı olmak koşulu ile geçerli olduğu, (TMK.nun 677. mad.) resmi şekil şartı öngörülmediği- Terekeye dahil taşınmazlar, paylaşılması ya da elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi ile miras malı olmaktan çıkacağı, bu aşamadan sonra paydaşlar arasındaki ilişki miras ilişkisi olmayıp mal ortaklığına dönüştürüldüğünden paylı mülkiyet esaslarına göre malik olan kişiler arasındaki paylaşım ve pay devrinin genel kurala göre tapu sicil memuru önünde resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu-
Davacı ayıplı taşınmaz için akitten dönerek satış bedelinin tahsilini talep ettiğine göre, aktin tasfiyesi ve edimlerin karşılıklı ifası kuralına göre feshedilen taşınmazın satım akdi uyarınca davacıya verilmiş olan tapu kaydının da iptali ile davalı adına tesciline karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat, olmadığı takrirde tenkis isteklerine ilişkin davada, dava konusu taşınmazların imar uygulamasına dayanak tüm kayıtlarının getirtilmesi, davalının kadastro parselindeki payının ne oranda imar uygulamasına yansıtıldığı hususunda uzman bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaasına ilişkin uyuşmazlıklarda, ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk olduğu- Dinlenen davacı tanıkları kalan 8/216 payın mal kaçırma amaçlı temlik edildiğine ilişkin beyanda bulunmadığı; bu davanın kabulü halinde mirasçı sıfatıyla hak sahibi olacak kardeş; bir daire karşılığı payın davacı ve kendisi tarafından gönderilen paralarla satın alındığını belirttiği; bu durumda, esasen davalının 8/216 pay yönünden kabulü olmasaydı, muvazaa iddiası davacı tarafından kanıtlanamadığından 16/216 payın tamamının gerçek satış olduğu sonucuna varılacağı; hâl böyle olunca, diğer 8/216 pay temlikinin gerçek satış olduğu gözetilerek bu pay yönünden davanın reddine karar verilmesinin gerektiği-
Tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması, oluştu ise 3 nolu dairenin kime özgülendiğinin belirlenmesi, davacının kullanımına bırakıldığı belirlenirse davanın kabul edilmesi, aksi halde paylı mülkiyet hükümleri gözetilerek davacının taşınmazda kullandığı ya da kullanabileceği bir bölüm olup olmadığının saptanması; kullandığı ya da kullanabileceği bölüm varsa davanın reddedilmesi, aksi halde pay oranında davanın kabul edilmesi, ecrimisil isteğinin reddine ilişkin kararın davacı tarafından temyize getirilmemesi nedeni ile kazanılmış hakkın gözetilmesi gerektiği-