Tapuda kayıtlı taşınmazların satışının, TMK'nun 706, BK'nun 213 (6098 sayılı TBK'nun 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılması gerekeceği, TMK 676 ncı ve 677 nci maddelerine göre; elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda elbirliği maliklerinin yazılı olması koşulu ile miras taksim sözleşmesi veya pay devri sözleşmesi yapmalarının mümkün olduğu, bu maddeye göre sözleşmenin yazılı yapılmasının geçerlilik şartı olduğu-
Mirasçılar adına paylı mülkiyet şeklinde tapuya kayıtlı olan taşınmazlar tereke malı olmaktan çıktığından payın temlikinin resmi şekilde yapılmasının gerekli olduğu-
Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı ve semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 günlü 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabileceği- Toplanan deliller ve yapılan araştırmalar sonucunda mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçıdan mal kaçırma olmadığı, kendisine özenle bakan oğluna minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazı temlik ettiği sonucuna varıldığında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hükme yeterli bir soruşturma yapılması, özellikle miras bırakanın tüm mal varlığının değerinin tespiti ile mal varlığı içerisinde çekişmeye konu taşınmazın konumunun saptanması, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacı olup olmadığı ile davalının alım gücünün olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılarak belirlenmesi satışa ilişkin semenin ne şekilde ödendiğinin tespiti tüm deliller birlikte değerlendirilerek murisin iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amacı taşıyıp taşımadığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tespit edilerek ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek noksan soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddedilmesinin hatalı olduğu-
Temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Uyuşmazlıkta murisin maliki olduğu tek taşınmazını ( ½ payı ) satış suretiyle kızı olan davalıya satış yolu ile temlik ettiği, davalı tarafından çekişmeli taşınmazın satış bedelinin murise verildiğinin ispatlanamadığı, her ne kadar davalı vekili yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın temlikinden önce 13.000.000.000 ETL satış bedelinin murise verildiğini ve bu nedenle murisin 10/02/2013 tarihli senedi davalıya verdiğini iddia etmiş ise de; davalı tarafından sunulan delil dilekçesinde anılan senede dayanılmadığı gibi davacı tarafça yeni sürülen delilin de kabul edilmediği, ayrıca davalı tanıklarından alınan beyanlarında, davalının satış bedelinin 3.150,00 TL’sinin babalarına ödediğini beyan ettikleri, satış bedelinin ödenmesi hususunda davalı vekili ile davalı tanık beyanları arasında da çelişki olduğu, davacı tanıklarının alınan beyanlarında ise; davacıya bakıcının baktığını, üç ayda bir yaşlılık aylığı aldığını beyan ettikleri, murisin temlik tarihindeki yaşı ve geçim durumu nazara alındığında mal satmayı gerektirecek bir ihtiyacının bulunmadığı, ayrıca çekişmeli taşınmazın satış bedeli ile keşfen belirlenen sözleşme tarihindeki gerçek değeri arasında da fark bulunduğu dosya kapsamından anlaşıldığından miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu sonucuna varıldığı ve bu durumda davacı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalının işlem tarihinde taşınmaz edinebilecek şekilde gelirinin bulunduğu ve iş güç sahibi olduğu, taşınmaz satış bedelinin ödenmediğine dair mirasbırakanın sağlığında bir iddia ileri sürülmediği gibi, dava dışı mirasçıların ve tanığın beyanlarında özetle, mirasbırakanın eşinin sağlık sorunları nedeniyle tüm evlatlarını toplayarak dava konusu taşınmazları satmak istemesi üzerine davalının bedeli karşılığında taşınmazları satın aldığını, temlikin gerçek satış olduğunu açıkladıklarından ve davanın kabulü halinde mirasçı sıfatıyla taşınmazlarda hak sahibi olabilecek mirasçıların beyanı ve birbirini doğrular, diğer tanık ifadeleri dikkate alındığında, hayatın olağan akışına göre dava konusu işlemin muvazaalı olduğundan söz edilemeyeceğinden tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği kabul edileceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Murisin terekesinin ve başkaca mal varlığının olup olmadığının araştırılması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirildikten sonra murisin gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletip değiştirebilecekleri-
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği, tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği ve İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı ve ilgili kişilere sorulup imzaları alınmak, imzadan çekinmeleri halinde ise bu husus da belirtilmek suretiyle tebligat yapılması gerekirken yasanın emredici hükmüne aykırı olarak yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu- TMK. mad. 706, TBK. mad. 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu mad. 26 ve Noter Kanunu mad. 60 uyarınca, taşınmazların alım satımları resmi şekilde yapılmadıkça harici satın alma mülkiyetten kaynaklanan bir hak bahşetmeyeceği ancak, iyiniyetli zilyedin gerek TMK. mad. 994, gerekse 1940 tarih ve 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, taşınmazı kullanma yönünden kişisel bir hakkı bulunduğu- Harici satış bedeli ile varsa zorunlu ve faydalı masrafları satın alana ödenmedikçe bedel yönünden satın alanın taşınmazı alıkoyma hakkı ( hapis hakkı ) olduğu- Davalı savunmasında yer alan uyuşmazlığa konu adi senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi, imzanın davacıya ait olması halinde iyiniyetli olarak taşınmaza zilyet olan muris yada onun mirasçıları tarafından yapılmış iyileştirme bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa bu iyileştirmelerin zorunlu yada faydalı olup olmadığı üzerinde durulması, satış bedeli ve varsa iyileştirme bedelleri ödenmedikçe davalının taşınmaz üzerinde alıkoyma hakkı (hapis hakkı) bulunduğu gözetilerek el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-