Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, tapu kaydına göre, satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazda 749/960 payın davalı şirket adına kayıtlı olup satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunduğundan işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verileceği-
Taraflar arasındaki sözleşmeye göre satışa konu yapılan dairenin, sözleşme tarihinden itibaren 30 ay içerisinde teslim edilmesi gerekmekte olup, sözleşmenin anılan bu hükmündeki ifa zamanının kesin vade niteliğinde olduğunun kabulü gerektiğinden, bu tarih ile teslim edilme tarihi arasındaki kira kaybından davalının sorumlu olduğu-
Satış bedelinin tamamını ödediğini ve tapusunu aldığını ancak davalının bakiye satış bedelinin tahsili için aleyhine takip başlattığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini isteyen davacının, noterden düzenlenen sözleşmede ve adi yazılı belgede bakiye satış bedelinin tapu devrinden sonra ödeneceğini taahhüt etiği gibi tapu devrinden sonra ödeme yaptığını ispat etmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin resmi şekilde düzenlenmesinin ve bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin yapılacak ön sözleşmelerin ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlı olmasının kanunla zorunlu tutulduğu göz önünde bulundurularak, cezai şartın düzenlendiği sözleşme adi yazılı olup, TBK mad. 29 'a aykırı şekilde, resmi şekle uygun olarak düzenlenmemiş olduğundan, geçersiz ön sözleşmede yazılı cezai şartın talep edilebilmesinin mümkün olmadığı-
Bir hukuki işlemin 6502 s. yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde ve tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerektiği- Tapuda kayıtlı taşınmazların satışının resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu, haricen yapılan satış sözleşmelerinin hukuken geçersiz olduğu- Müteahhitin, arsa sahibi ile imzalamış olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendisine düşen daireleri, resmi olmayan ancak yazılı bir sözleşme ile üçüncü kişiye satması halinde ise, alacağın temliki söz konusu olduğundan, buna göre yapılan taşınmaz satış sözleşmelerinin geçerli olduğu- Öncelikle davalının mesleki amaçla hareket edip etmediği, müteahhit olup olmadığı, müteahhit ise satışa konu olan bağımsız bölümün bulunduğu taşınmazın tapu kaydı incelenerek, tapu kaydının davalı adına olmadığının tespiti halinde ise söz konusu taşınmaz nedeniyle davalı tarafından imzalanmış kat karşılığı inşaat sözleşmesinin mevcut olup olmadığı, mevcutsa satış konusu dairenin, inşaat sözleşmesinde müteahhite düşen yerlerden olup olmadığı araştırılarak bunun sonucuna göre ve sözleşmenin geçerli olup olmadığının kesin olarak belirlenmesinden sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Alacak davasında, tapuya kayıtlı söz konusu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme, resmi biçimde yapılmayıp geçersiz olduğundan, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacı tarafından davalıya taşınmazın satışı için verilen bedeli davalının geri vereceği- Sebepsiz zenginleşme gereğince verilenlerin iadesi sağlanırken, ödenen paranın ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması, başka bir deyişle denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerektiği-
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı satış bedeli istemine ilişkin davada, satışa konu taşınmazın halen davacılar adına tescilli olduğu dosyada bulunan tapu kayıtlarından anlaşıldığından, taşınmazın bedeline hükmedilebilmesi için davacılar adına tescilli olan taşınmazın tapusunun davalı şirkete devrinin gerektiği-
Davacının sözleşmenin gerekleri yerine getirilmediğinden bahisle ödediği bedelin iadesi ile ceza-i şart talebinde bulunduğu, davalının ise zamanaşımının dolduğunu savunarak davanın reddini dilediği uyuşmazlıkta, taşınmazın zilyetliğinin ve tapusunun davacıya devredilmediği anlaşılmış ise de dava konusu taşınmazın davalılar adına tescilinin de dava tarihi itibariyle gerçekleşmediği dosya kapsamından anlaşıldığından, dava tarihi itibariyle sözleşme gereği ifa imkansız hale gelmediğinden zamanaşımının dolduğundan bahsedilemeyeceği-
Miras bırakanın terekeden mal kaçırma amacıyla taşınmazını doğrudan lehine hareket ettiği mirasçısına ya da üçüncü kişiye devretmiş ya da yaptığı temliki işlemlerde aracı ve emanetçi kişiler kullanmış olmasının sonuca bir etkisi olmadığı-
Alacak davasında, taraflar arasında resmi biçimde yapılmayan satış sözleşmesi hukuken geçersiz olduğundan, davacının yapmış olduğunu kanıtladığı ödemelerin, denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerinin tespit edilip geri verileceği-