İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davalı borçlunun en yakın mirasçıları mirası reddettiği göz önüne alındığında, TMK 605 ve devamı maddelerine göre konunun iflas hükümleri çerçevesinde çözümü gerektiği, bu durumda mahallin Sulh Hukuk Hakimine durum bildirilerek mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi sağlanması, anılan mahkemece mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam olunması gerektiği- Mirasın tasfiyesi işlemleri talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedilmesinin anlaşılması ile res'en yapılması gereken işlemlerden olduğu, o halde ölü borçlunun davada temsili sağlanarak husumet sorununun çözümlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
TMK'nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemi-
TMK'nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemi-
Mirasın hükmen reddinin tespiti isteği-
TMK'nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemi-
TMK'nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemi-
TMK'nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemi-
Mirasın hükmen reddi istemine ilişkin davada, gerekçeye ait sözler tekrar edilerek ve infazda tereddüt uyandıracak biçimde borçlu muris ...'e kök muris ...'den intikal eden ve kendi kıdem tazminatı ile birleştirilince murisin mal varlığı, murisin borçlarını karşılamadığından mirasın hükmen reddine, (bu davacı açısından) şeklinde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borçlu murisin borca batık olarak vefat etmiş olması nedeniyle, TMK'nun 605/2. maddesi uyarınca mirası reddetmiş sayıldığını, mirasın reddedildiğinin tespiti için açılan davada mirasın hükmen reddinin istendiğini, davanın derdest olduğunu, bekletici mesele yapılmasını, kendisine ödeme emri gönderilmesinin hatalı olduğunu, muhtıra gönderilmesi gerektiğini ileri sürerek, ödeme emrinin ve takibin iptali talebiyle icra mahkemesine başvurduğu anlaşıldığından ve borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı görüldüğünden, anılan takiplerde her türlü itiraz ve şikayetin icra mahkemesine yapılması yasa gereği olup mahkemece, borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvurunun esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlu davadan önce ölmüş ve dava mirasçıları aleyhine açılmış, davalı borçlu konumundaki mirasçılar def’i yolu ile mirası red ettiklerini ileri sürmüş olup, bu davada mirasbırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirdiklerinden, mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerektiği- Mirasbırakanın taşınır, taşınmaz hiçbir malı olmadığı yani miras bırakanın aciz hali sabit olup karinenin doğruluğu somut olayda saptanmış olduğu ve aksinin davacı tarafından ispat edilemediği- Mirası red eden mirasçılara husumet yöneltilemeyeceği- Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup, re'sen nazara alınacağı- Taraf teşkilinin sağlanması amacıyla Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinin nazara alınması ve bu tasfiyeye ilişkin yasal prosedürün sonucunun beklenmesi, tasfiye sonuçlandırıldığında da mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilcinin davaya katılımı suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve tüm delillerinin toplanıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği-