Davacı, ayrı bir ek dava açmak yerine ıslah dilekçesi ile asıl dava dilekçesindeki talep sonucunu artırmış olduğundan, hukuki nitelik itibariyle bir ek dava niteliğinde olan ıslah dilekçesi içeriğinden, istemin kısmi bir dava olduğuna dair bir anlatıma rastlanmadığı gibi, tam dava olduğunun kabulü gerektiği- Davacı ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığına göre daha sonra ilk davadaki talebine dayanarak ek davalar açamayacağı-
Yaklaşık 3 yıla yakın bir süreye ilişkin TİS artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında davacı işçiden beklenemeyeceği gibi, söz konusu alacakaların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi gerektiğinden ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan, mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesinin ve davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
Yargılama aşamasında davalılar vekilince davacı tarafın dava dışı kişi ile ilgili isteminin 6.875,80 TL'sini kabul etmiş olması karşısında mahkemece davalıların kabul ettiği miktar ile ilgili olarak yargılama giderinden sorumlu tutulup tutulamayacaklarının değerlendirilmemesinin doğru olmadığı-
2014 yılı için değeri 1.272.19 TL’ nin altında kalan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine başvuru zorunlu olup, dava tarihi itibariyle uyuşmazlık miktarının 1.250,00 TL olduğu, ıslah edilen miktarın ise kısmi dava açılamayacağı düşünülerek dikkate alınmadığı gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı, dava açarken ekspertiz ücretine ilişkin olarak fazlaya dair haklarını saklı tutmuş olup, uyuşmazlık miktarının da 1.850,00 TL olduğu anlaşılmasına göre; mahkemece, işin esasına girilmesi gerektiği-
Davacının "kısmi dava" mı, yoksa "tam dava" mı açtığının talep neticesinden anlaşılacağı, davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, davanın tam dava sayılacağı- Davacının,  davasını, açıkça "kısmi dava" olarak nitelendirmesinin zorunlu olmadığı, dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının talebinin dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılmasının gerekli ve yeterli olduğu- Davacının kısmi dava açabilmesi için, bu davayı açmada korunmaya değer bir hukuki yararının bulunmasının şart olduğu ve "hukuki yarar"ın; dava konusuna ilişkin dava şartlarından olduğundan, davanın açıldığı anda var olması gerektiği- Davacı, "davalı şirketlerin kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış, hizmet, iletim ve dağıtım bedeli adı altında faturalara yansıttıkları bedellerin yasal olmadığını, bu bedellerin faturalardan tam ve kesin şekilde tespit edilemediğini, davalı şirketlerden istenilecek belgeler üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini" ileri sürerek; "fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, şimdilik belli bir miktarın istirdadı"nı isteyerek "kısmi dava" açmış olup, davacının alacağı tam olarak davalıların sunacağı belgelerden tespit edilebileceğinden, "davacının, kısmi dava açmakta hukuki yararı olduğu"nun kabulü gerektiği-
Takibe konu edilen alacağın, nitelik itibariyle bölünebilir olmasına rağmen, itiraz edilen miktarın, davacılar açısından "belirli" olduğu ve kısmi davaya konu edilemeyeceği- Kısmi davaya konu edilemeyecek bir alacağın ıslah yoluyla artırılmasının mümkün olmadığı-
Kısmi alacak için açılan davada müddeabihin ıslah ile artırılan kısmına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği, alacağın tümü için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine hükmedilemeyeceği-
Davaya konu ölüm olayı 14/06/2001 tarihinde meydana gelmiş, ilk dava 04/10/2001 tarihinde açılmış, ıslah dilekçesi ise 07/09/2011 tarihinde verilmiş olup, ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 818 s. BK. mad. 60 uyarınca, 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresi ile 765 s. TCK. mad. 455/2 ve 102 uyarınca olayın bağlı olduğu 10 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan, davalılar tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def'i ileri sürüldüğüne göre; ıslah ile arttırılan istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafça HMK'nun 109. maddesine göre kısmi dava açıldığı, 11.07.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle davanın ıslah edildiği ancak ıslaha konu edilen tutarlar bakımından faiz talebinde bulunulmadığı halde mahkemece HMK'nun 26.maddesine aykırı şekilde ıslaha konu edilen ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı bakımından ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ayrıca iş akdi 05.11.2011 tarihinde feshedilmesine ve fesih tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasına rağmen kıdem tazminatına 31.12.2010 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hatalı olduğu-
Kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmesi, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsaması gerekeceği, ilk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacağın, alacaklı lehine hüküm altına alınması gerekeceği-