Gider avansının dava şartı olarak kabul edilmesi açısından önceki Kanun zamanında açılmış olan davalara uygulanamayacağı-
Taraf teşkiline ilişkin tebligatlarla ilgili usul işlemi tamamlanmadıkça, yeni usul kanunu gereğince gider avansının istenmesi imkan dahilinde (HMK. m.448) ise de; bunun tanınan kesin süre içinde yatırılmamış olmasının kanunun yürürlüğünden önce açılmış davalar bakımından "dava şartı" sayılmaması gerekeceği-
Gider avansının yatırılmasına yönelik ara kararında gider gerektiren kalemler ve miktarları ayrı ayrı ve açık olarak gösterilmemesi sebebiyle kesin süreye riayetsizlik hukuki sonuç doğurmayacağından mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken soyut kesin süre verilerek dava şartı eksikliğinden red kararı verilmesinin doğru olmadığı-
İflas davasının, iflas ödeme emrinin borçluya tebliğini izleyen bir yıl içinde açılması gerekeceği- . Davacı, davalı borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazını kabul ederek, dosyanın gönderilmesini ve buradan yeni ödeme emri tebliğini istememiş ya da yasal süresi içinde dava açmamış, bütün bunların yerine derdest ve itiraz uğraşmış bir takip varken, ikinci takibe girişmiş olduğundan, yasal geçerliliği bulunmayan ve borçlu tarafından derdestlik hususunda açıkça itiraz konusu edilen ikinci takibe dayalı olarak açılan davanın reddi gerektiği-
Dava şartı noksanlığı göreve veya kesin yetkiye ilişkin ise usulden ret kararı değil, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi gerekeceği-
Keşfe ilişkin gider avansının tamamının zamanında yatırılıp, yatırılmaması sonuca etkili olmayıp, verilen keşfin yöntemine uygun olarak verildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı, buna bağlı olarak verilen kesin sürenin de HUMK.nun 163.maddesi anlamında kesin süre niteliğini taşımadığı-
Davacı vekilinin verilen iki haftalık kesin süre henüz dolmadan söz konusu parayı mahkeme dosyasına göndermek üzere PTT’ ye yatırdığı ve buna bağlı olarak üzerine düşen görevini yerine getirdiği gözetilerek, mahkemece, iddia ve savunma doğrultusunda gerekli işlemlerin yapılması gerektiği halde, yazılı gerekçeyle dava şartı yokluğundan yani usulden davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Dahili davalı yoluyla davalı sıfatının kazandırılamayacağı-
Taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından (6100 s. HMK. m.114/1-d) olduğu ve bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu- Davalı-davacının "ruhsal rahatsızlığı" ileri sürülerek, bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulanmış olduğundan, mahkemece TMK. mad. 405 ve HMK. mad. 56/1 uyarınca davalı- davacının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, gerekirse TMK. mad. 462/8 uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerektiği-
Sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin şikayet dilekçesine ekli haciz ihbarnamesinde şikayet olunanın adresinin yazılı olduğu görülmekle, mahkemece HMK’nun 114. maddesi gereği dava şartlarının incelenmesi gerekirken, davanın 119/b maddesi gereği açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-