Manevi tazminat ceza niteliğinde olmadığından yayın yapacakları korkutmaması ve aynı zamanda davacının şan ve şöhretini koruyucu bir nitelik de taşıması gerektiği, mahkemece takdir edilen ...........TL manevi tazminat miktarının davacının şan ve şöhretini korumaya yeterli olduğu gibi basın özgürlüğünü engelleyici bir nitelik taşımadığı-
Dosya içeriğine göre davacının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesi kapsamında özel yetkili Cumhuriyet savcısı, davalının ise ............... Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığı ............ tarihinde, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla makam odasında yapılan arama sırasında davalının davacıya hitaben “Ne yaptığınızın farkında değilsiniz herhalde”, “Kesinlikle eşkıya gibi davranıyorsunuz”, “Hayır, hayır yani bu eşkıya kılıçla silahla olmaz yani eşkıyanın değişik şeyleri var”, “Bu karar da eşkıyalık öyle anlaşılıyor”, “Bu kadar ahlaksız bu kadar hukuk dışı bir şeyi nasıl yapabiliyorsunuz” şeklinde sözleri söylediğinin anlaşıldığı, öncelikle belirtmek gerekir ki; davalının, ................ Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaparken makam odasının aranacağı ve gözaltı işlemi uygulanacağı bilgisinin verilmesi üzerine belirtilen sözleri söylediği, dosya kapsamı ve olayın gelişimi birlikte değerlendirildiğinde, kullanılan ifadelerin alışılmadık duruma yönelik söylendiği gibi keyfi bir kişisel saldırı niteliği de taşımadığı, bu anlamda olmak üzere, davalının söylediği sözlerin, yapılan işlemin hukuka aykırılığını vurgulama amaçlı, eleştiri ve sitem mahiyetinde olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Kredi kartı üyelik sözleşmesindeki imzanın başkasına ait olması halinde davacının bu kredi kartından dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmamakla birlikte hukuka aykırı olarak kişilik haklarına verilmiş bir zarardan da söz edilemeyeceği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda dava konusu mektup içeriğinde yer alan ifadeler ile davalı tarafından söylendiği belirtilen ve tanıklar tarafından aktarılan ifadelerin davacı M. A. Öner’in kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre bu davacı yönünden manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu yayın bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı kurumun kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmediği, burada varılacak sonuca göre davacı yararına manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı-
Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişinin salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamayacağı, bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olmasının da zorunlu olmadığı, şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığının yeterli olduğu, bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılması gerekeceği, somut olayda; taraflar arasında gelişen olaylar dikkate alındığında, davalılardan İl Özel İdaresi şikayet hakkını kullanmış olup dosya kapsamında şikayet dilekçesi, soruşturma belgeleri, ihale sözleşmesinin sona ermesi, davaya konu ürünlerin dava dışı ....... şirketine teslim edilmediğine dair belgeler gibi emarelerin mevcut olduğu, davacıların, davalı idare yönünden de manevi tazminat talebinin reddi gerekeceği-
Kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada; davalı yargı mercileri önünde davalı olarak iddia ve savunma hakkını kullandığı, davacıların davalıya karşı iş mahkemesinde açtığı davalara karşı davalının verdiği cevap dilekçelerinde kullanılan ifadeler iddia ve savunma hakkı kapsamında kalıp, davacıların kişilik haklarına saldırı içermediğinden davanın tümden reddi gerektiği-
Olay tarihinde Ulusal çapta yayın yapan internet sitesinde reklam yapılan ürünle ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü Reklam Kurulunca söz konusu reklam hakkında reklamları durdurma cezası verildiği hususu sabit olup, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığı-
Özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntüleri ifşa etme, kişilerin huzur ve sükununu bozma eylemleri nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada olay tarihi, olayın gerçekleşme biçimi, davalının eylemi gerçekleştirmedeki yoğun kastı göz önüne alındığında davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu- Haksız fiilde, zarar eylemin gerçekleştiği tarihte meydana gelmiş olup faiz başlangıcının da haksız fiil tarihi olduğu-
Davalı şirkete ait gazetenin ilgili sayılarında, Cumhuriyet Başsavcılığı görevini ifa etmekteyken tutuklanan davacı hakkında, görevi gereği yaptığı soruşturmalara atfen haberler yapıldığı, dava konusu haberlerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde; haberin yapıldığı tarihte davacı hakkında herhangi bir suç isnadıyla soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlanmamış olduğu da dikkate alındığında, davacının görevi gereği yürütmüş olduğu soruşturmalarda yaptığı işlemlerde yasal olmayan yöntemler kullandığı da belirtilmek suretiyle gerçeğe uygun olmayan ithamlarla görevini kötüye kullandığı yönünde intiba uyandırılmak suretiyle hedef gösterildiği, öz ve biçim arasındaki dengenin bozulduğu, basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığı ve bu şekilde hukuka aykırılık unsurunun gerçekleştiği açık olup, dava konusu haberlerin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu-