İnternet yoluyla hakaret eylemine dayalı manevi tazminat istemi-
Basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemi-
Kişilik haklarının ihlali nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemi-
Haksız şikayet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
Dava konusu olayla ilgili olarak yürütülen soruşturma dosyasının incelenmesinde; davalının ikametinde meydana gelen hırsızlık olayıyla ilgili olarak verdiği ifadesinde, ikametine girerken davacıyı gördüğünü ve ondan şüphelendiğini beyan ettiği, bu beyan üzerine olaydan bir gün sonra kolluk görevlilerince bilgi sahibi sıfatı ile davacının ifadesine başvurulduğu, bunun dışında soruşturma dosyasında davacı hakkında yapılan herhangi bir işlem olmadığı ve meçhul şüpheli hakkında daimi arama kararı verildiği anlaşılmış olup, davalının da yargılama aşamasında, ikametine geldiğinde bir kısım yerlerin henüz karıştırılmamış olduğunu, bu nedenle hırsızın hala evde olabileceğinden şüphelendiğini, giriş kapısına gittiğinde davacı ile karşılaştığını, etrafta da başka kimse olmadığını bu nedenle davacıdan şüphelendiğini savunduğuna göre şikayet için yeterli emarenin bulunduğu, davalının şikayetinin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu köşe yazıları bir bütün olarak ele alındığında, içerikleri ve yayınlandığı tarihler itibariyle konunun güncel olduğu, kamuoyunun gündeminde olan ve siyasetçi kimliği taşıyan bir kişi olan davacı hakkındaki iddiaların görünür gerçeğe uygun olduğu, kamuoyunun bilgilendirilmesinin ön plânda tutulduğu, başlık ve içeriklerinde hakaret içeren bir ifadeye yer verilmediği, kullanılan başlık ve üslup okuyucunun ilgisini çekmeye yönelik bir gazetecilik tekniği olduğu gibi siyasilerin katlanması gereken eleştiri sınırlarını da aşmadığı anlaşıldığına göre söz konusu köşe yazıların basın özgürlüğü kapsamında kaldığı ve davacının kişilik haklarına saldırının teşkil etmediği-
Davacı, davalının kesinleşen menfi tespit ilamının infazını yerine getirmediğini bu nedenle bir çok defa davalı kuruma başvurduğunu, borçlu göründüğü için abone olunan taşınmazı için kamulaştırma yapacak idare ile uzlaşma yoluna gidemediğini, borç baskısı yaşadığını, her gittiğinde başka yere yönlendirildiğini iddia ederek, eldeki davayı açmış ise de; ilgili yasa hükümleri gereğince, davacının iddiasına konu teşkil eden hususların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı bu haliyle, manevi tazminat istem koşullarının oluşmadığı-
Milli futbolcu olan davacının, yayında davalıların reyting kaygısı ile hareket ederek kendisinin sakatlanarak maçlarda forma giyememesinin cinsel yaşamına olan düşkünlüğüne bağlanmasının oldukça onur kırıcı olduğunu, bu durumun kamuoyu nezdindeki imajını zedelediğini, sosyal statüsü nedeniyle verilen zararın ağır olduğunu, tazminat miktarının da buna göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürdüğü yayın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkin davada, (her bir davacı için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL) hükmedilen manevi tazminatın makul olduğu-
Yerel mahkemenin Yargıtay Dairesinin kararlarını gerekçesine eklemesinin yeni hüküm niteliğinde olmadığı, mahkemenin kendi gerekçesini güçlendirmek amacıyla bahsi geçen bu kararları gerekçesine yazdığı, dolayısıyla ortada yeni bir hükmün bulunmadığı- Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimsenin, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı haklarının korunmasını talep edebileceği- Haberin hukuka uygunluk nedeninin oluşturabilmesi, her şeyden önce gerçeğe uygun olmasına bağlı olduğundan eğer haber gerçeğe uygunsa, kişilik hakları ihlal edilse bile manevi tazminata karar verilemeyeceği- Davacı, dava dışı kuzeni ile eğlence mekânından birlikte ayrılmışsa da, haberde iddia edildiği şekilde bir yakınlaşmanın bulunduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden, davacının kuzeni ile birlikte fotoğrafları da kullanılarak yakınlaştığı ve öpüştüğü iddia edilerek yapılan haber ve yazılan yazının gerçek dışı haber niteliğinde olduğu ve bu durumda, davacının kişilik haklarına haksız bir saldırı oluşturduğundan manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davalının açıklamalarının yer aldığı haberde, davacının isim ve sıfatına yer verilmediği, makul (ortalama) okuyucu kitlesi tarafından davacının kastedildiği sonucuna varılamayacağı anlaşıldığından, davalının açıklamalarının bulunduğu haberde yer alan ifadelerin davacıya matuf olmadığının kabulü ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-